Hastalık, birey ve toplumsal yaşam için bir tehdit olarak görülmüş; kaçınılması, uzak durulması gereken bir olgu olarak kabul edilmiştir. Hastalığın etkisiyle damgalanan bedenler toplumsal yaşamın dışında tutulmuş; hastalıklı bedenlere ilişkin temsiller kötülükle bağlantılı olarak değerlendirilmiştir. Bu yaklaşım sanatta da benzer biçimde karşılık bulmuş; çirkinlikle ilişkilendirilen hastalıklı ya da deforme bedenler estetiğin alanından uzak tutulmuştur. Buna karşılık estetik bulunan sağlıklı ve güzel bedenler sanatın alanında sıklıkla temsil edilmiştir. Batı sanatında Antik Yunan’dan beri farklı sanatçıların yorumlarıyla yeniden üretilen aşk ve güzellik tanrıçası Venüs’ün kadın bedenine ve çıplaklığa ilişkin temsilin en bilindik imgesi olagelmesi gibi… İster hastalık isterse güzellikle ilişkilendirilmiş olsun bedene yüklenen anlam, insanın geride bıraktığı her dönemde farklılıklar göstermiş olsa da beden daima bir mücadele ve temsiliyet alanı olarak varolmayı sürdürmüştür. Bu çalışmada Hannah Wilke'nin kansere yakalanmasıyla başlayan klinik süreci, tersine çevrilmiş venüs imgesi üzerinden kurguladığı otopatografik anlatısı olan Intra-Venus serisi, Kristeva'nın abjekt nosyonu bağlamında ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Disiplinlerarası Sanat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Mayıs 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2024 |
Gönderilme Tarihi | 27 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 4 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 50 |