The sufi stories used by the sufis in public education have a considerable impact on society. The depiction of women in these stories is an important criterion for determining the perception of the sufis regarding women. At the same time, these stories shape the societies' perception of women in which they are told. The women mentioned in the sufi sagas can be historical figures whose identities are known, as well as anonymous story heroes. When the sagas are considered in general, it is seen that a positive language is used about female sufis. So much so that these ladies used very dominating statements in their dialogues with the prominent male sufis in the history of sufism and put forward their claims about taqwa and zuhd. Even, their superiority was admitted by male sufis themselves. However, in advice-oriented stories where imaginary heroines are mentioned, the woman is used as the symbol of the nafs, which represents the dark side of the human soul. Meaning is important in symbolism, and interpreting that the woman is humiliated in such stories results from the inability to grasp the logic of the symbolic language. In the Islamic sufism, the nafs is the trainable side of the person, and the evolution of the nafs is explained through heroines, as in the story of Joseph and Zuleika. In the story of Leylâ and Mecnûn, the woman is depicted as a means of reaching the Divine for a person. Because the woman is also the reflection of the absolute beauty onto this realm. In addition, in line with the motto, "he who knows himself (nafs) knows his Creator", in knowing one's self, the woman must be the mediator for the man and vice versa.
Sûfîlerin halkın eğitiminde kullandıkları sûfî hikayelerinin, toplum üzerindeki etkisi yadsınamaz. Bu hikayelerdeki kadın tasviri sûfîlerin kadın algısını tespitte önemli bir ölçektir. Aynı zamanda sözkonusu hikayeler anlatılageldiği toplumların kadın algısını da şekillendirmektedir. Sûfî menkıbelerinde bahsedilen hanımlar; kimliği tespit edilmiş tarihî şahsiyetler olabileceği gibi isimsiz hikaye kahramanları şeklinde de olabilmektedir. Menkıbelerin geneli düşünüldüğünde hanım sûfiler hakkında olumlu bir dil kullanıldığı görülür. Öyle ki bu hanımlar, tasavvuf tarihinin önde gelen erkek sûfîleriyle diyaloglarında onlara üstün gelecek tarzda ifadeler kullanmış, takvâ ve zühd hususundaki iddialarını ortaya koymuştur. Hatta onların üstünlükleri bizzat erkek sûfîler tarafından dile getirilmiştir. Bununla birlikte nasihat amaçlı hayalî kadın kahramanların zikredildiği hikayelerde kadın, insanın karanlık tarafını temsil eden nefsin sembolü olarak kullanılmıştır. Sembolizmde önemli olan mânâdır ve bu şekil hikayelerden kadının aşağılandığı sonucunu çıkarmak sembol dilinin mantığını kavrayamamaktan kaynaklanır. İslâm tasavvufunda nefs, kişinin eğitilebilen tarafıdır ve Yûsuf ile Züleyhâ hikayesinde olduğu gibi nefsin tekâmülü de kadın kahramanlar vasıtasıyla anlatılmıştır. Leylâ ile Mecnûn hikayesinde kadın, kişiyi İlahî olana ulaştıran bir vasıta olarak işlenmiştir. Zira kadın aynı zamanda mutlak güzelliğin bu âlemdeki yansımasıdır. Ayrıca, "kendini (nefsini) bilen Rabbini bilir" düsturunca kişinin kendini tanımada; kadının erkeğe, erkeğin de kadına aracılık etmesi gerekir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tema Dışı Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2020 |
Kabul Tarihi | 26 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.