Akılcılık ile .zgürlük arasında genelde olumlu bir ilişkinin varlığı kabul edilir ve
dolayısıyla akıl .zgürlüğün ilk koşulları arasında yer alır. Tarihe bakıldığında ise bu
olumlu ilişkinin süreklilik arz etmediğini ve bazı problemler ve kırılmalar yaşandığını
görmek mümkündür. Nitekim bu problemler incelendiğinde kendini mutlak gören, kutsalla
bağını koparmış, egemen ve ötekileştirici aklın buna neden olduğu anlaşılır. Böyle bir akla
sahip olanlar, kendilerini mutlak hakikatin temsilcileri görerek muhaliflerini ötekileştirme,
dışlama veya d.nüştürme yoluna gitmektedirler. Bilgi kaynaklarını sadece aklî faaliyetler
ve deneyimlerle sınırlandırmayan, gaybı ve vahyi kabul eden bir düşünce geleneği, hakikat
tekelciliği iddiasında bulunmaz. Bu akla sahip olan insan, kendini müstağni görmezse ve
egemen aklın cazibesine kapılmazsa .zgürlük açısından sorunlara neden olmaz. Bilakis bu
meyanda oluşan problemleri ..zümler. Bu perspektifle İslamî akıl ile Batı aklı mukayese
edildiğinde İslamî aklın daha temkinli, daha esnek ve farklılıkları kabul edici olduğu; buna
mukabil Batı aklının daha müstağni, egemen, dışlayıcı ve pragmatist olduğu söylenebilir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 8 Sayı: 1 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.