Geleneksel anlayışta bir ülkedeki
siyasi faaliyetler, o ülkenin vatandaşlarının yararlanabileceği bir hak ve
özgürlüktür. O ülkenin vatandaşları, yasal çerçeve içinde bu faaliyeti gerçekleştirebilir.
O ülkede yasal olarak bulunan yabancılar, belirli bazı istisnalar haricinde
kural olarak siyasi faaliyet yapamazlar. Bu nedenle yabancıların, bulundukları
ülkede siyasi hak ve özgürlükleri oldukça sınırlıdır.
Yabancıların siyasi hak ve özgürlükleri
kavramından, genellikle, yabancı kişilerin bulundukları ülkede siyasi
faaliyette bulunması, siyasi partilere üye olması, seçme veya seçilme durumları
anlaşılmaktaydı. Yani buradaki yabancı
kelimesi, bulunduğu ülkede çalışma veya oturma izni ile yasal olarak bulunan
kişileri ifade etmekte idi. Ancak yabancı ülkelerde bulunan bu kişilerin,
vatandaşı olduğu ülkede (yani kendi ülkesinde) yapılan seçimlerde oy kullanma
imkân ve araçları sağlandıkça bu kavramın içeriği değişmeye başlamıştır. Çünkü
devlet veya parti temsilcileri, yabancı ülkede, o ülkede bulunan kendi vatandaşlarına
yönelik propaganda için toplantı veya organizasyonlar düzenleyebilmektedir.
Böylece yabancıların siyasi hak ve özgürlükleri kavramının içeriği, siyasi
faaliyet yapılacak ülkede oturmayan yabancıları da içine alacak şekilde
genişlemiş bulunmaktadır. Bu bağlamda bazı devletler kendi ülkelerindeki bu tür
siyasi faaliyetleri çeşitli gerekçelerle kısıtlama yoluna gitmektedir. 16
Nisan’da yapılacak/yapılan Anayasa değişikliği referandumu için Türk bakan veya
parti liderlerinin Almanya veya Hollanda’daki toplantılarının engellenmesi
girişimleri bunun tipik örneğini oluşturmaktadır.
Bu konu, uluslararası hukuk
bakımından iki yönden ele alınabilir: İlki
devlet veya parti temsilcilerinin sadece kendi vatandaşlarına yönelik olarak (kısa
süre için) yabancı bir ülkede siyasi faaliyet yapması mümkün mü? Bu soru
diplomatik dokunulmazlık ve ayrıcalık sahibi olan ve olmayanların siyasi
faaliyetleri açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. İkincisi de bu siyasi faaliyetin
engellenmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin yabancıların siyasal etkinliklerinin kısıtlanması başlıklı
16.maddesine aykırılık teşkil eder mi? Çünkü söz konusu madde “10, 11 ve 14.
maddelerin hiçbir hükmü, Yüksek Sözleşmeci Taraflara yabancıların siyasal
etkinliklerine kısıtlama getirmelerini yasakladığı anlamında değerlendirilemez”
demektedir. AİHS’nin 10.maddesi ifade özgürlüğünü, 11.madde toplantı ve dernek
kurma özgürlüğünü ve 14.madde ise ayırımcılık yasağını düzenlemektedir. Bu
maddelere bakıldığında, devlet veya parti temsilcilerinin AİHS’nin tarafı bir
ülkede, kendi vatandaşlarına yönelik siyasi faaliyetlerinin ancak söz konusu
maddelerde bulunan sınırlandırma nedenleri gerekçesiyle sınırlanabileceğini,
aksi takdirde sınırlanamayacağı görülmektedir.
İşbu bildiride devlet veya parti
temsilcilerinin yabancı bir ülkede kendi vatandaşlarına yönelik siyasi
faaliyetleri, diplomatik dokunulmazlık ve ayrıcalık kapsamında ve AİHS’nin
yabancıların siyasal etkinliklerinin kısıtlanması başlıklı 16.maddesi
bağlamında değerlendirilecektir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2017 |
Kabul Tarihi | 26 Ağustos 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 9 Sayı: 2 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.