Öz
Boyanın objeler üzerine tutundurulup boyamanın başlaması ile birlikte birçok alanda renkler sanatın vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur denilebilir. Her ne kadar rengin değil renksizliğin, sesin değil sessizliğin anlamı var ise de sanatta renk önemli bir unsurdur. Çünkü en güzel boyayan yaratandır. Her toplum ve kültürde farklı anlam ve statü göstergesi bile olmuştur. Böylece bazı renkler birer göstergeye dönüşmüştür.
Boya pigmentleri, 19. Yy ortalarında kimyasal olarak elde edilmesine kadar doğal kaynaklardan elde edilmekteydi. Bitkilerin kök, gövde, tohum, çiçek ve yaprakları, bazı böcekler ve deniz kabukluları renklendirmede kullanılmışlardır. Boyarmadde iklim ve coğrafya ile bağlantılıdır. Sakarya ve çevresi iklim ve coğrafik açıdan birçok bitkisel kökenli boya kaynaklarının elde edilmesi için elverişlidir. Kök boya, mazı meşesi, meşe palamudu, akkavak, ıhlamur, sığırkuyruğu, yoğurt otu, yüksük otu, papatya, tütün, bit otu, muhabbet çiçeği, sütleğen, hayıt, kartal eğreltisi, yabani nane, defne, ceviz kabuğu, civanperçemi, ebe gümeci, gence, ısırgan otu, mürver, nane, nar, pamuk otu bunlardan bazılarıdır. Deniz kabuklularının bazı türleri Karadeniz sahillerinde bulunmaktadır ama yeterince çalışma yapılmadığından bu bildirinin konusu bitkisel kökenli boya kaynaklarıdır.
Osmanlı döneminde Adapazarı olarak bilinen Sakarya ile Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde yaptığımız çalışmalarda burada boyahanelerin olduğu bilgisine ulaştık. Bu bize Sakarya’nın boyama konusunda önemli bir merkez olduğunu gösterir.
Çalışmada 2006-2016 yılları arasında Sakarya merkez, Adapazarı, Taraklı, Sapanca, Karasu, Kaynarca, Serdivan, Pamukova, Geyve, Arifiye, Erenler ilçelerindeki alan araştırmalarından elde edilen veriler ile Osmanlı Arşiv belgelerinden elde edilen belgelere dayanmaktadır. Ayrıca boyar madde kaynaklarının tespit edilmesinden sonra sanat eserlerinde doğal boya kullanımı ve sektöre taşınması konusunda da yapılan örnekler karşılaştırılacaktır.