3 Şubat 1923 tarihinde Almanya’nın Frankfurt kentinde kurulan Frankfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü ya da daha çok bilinen adıyla Frankfurt Okulu, sosyolog, iktisatçı, psikolog, tarihçi, siyaset bilimci, felsefeci, hukukçu, edebiyatçı ve müzikolog gibi birçok farklı alandan düşünürü kendi çatısı altında toplamış ve dönemin güncel sorunları ile ilgili olarak eleştirel bir bakış açısı getirmiştir ve Eleştirel Teori kavramı Frankfurt Okulu ile birlikte anılan bir yapı hâline gelmiştir. Frankfurt Okulu düşünürleri Karl Marx’ın geliştirmiş olduğu teorileri dünya üzerindeki ilk eleştirel teori yaklaşımı olduklarını iddia etmiştirler ve özgürleşmeyi ve değişimi temel alan ve kendi kuramını ortaya çıkaran, bilinçli eleştirel şekilde ifade edilen bir düşünce biçimini ortaya koymuşlardır. Eleştirel Teori genel olarak Marksizm’in yeniden yorumlanması yoluyla ifade edilse de sadece bu sınırlandırılmayla açıklanabilecek bir teori değildir. Eleştirel Teori’nin temel hedefi sosyal yapıların kişilerin davranışlarını ve kimliklerini nasıl etki altına aldığını ve bireylerin sosyal yapıları tekrardan nasıl biçimlendirdiğini belirleyebilmektir. Kapitalizm anlayışına göre her şey bir metadır ve var olan bu sistemde her şey bir başka kişiye devredilebilmektedir. Bu da her şeye parasal bir anlam yüklenmesine yol açmıştır. Özel mülkiyet ve ücretli emek anlayışı kapitalizmin ana özelliklerini ifade etmektedir. Bu durum da Eleştirel Teorisyenlerin kapitalizme bakış açısını etkilemiş ve kapitalizmi bireyleri tüketim toplumu haline getirmeyi amaçlayan bir sistem olarak tasvir etmişlerdir.
Founded on 3 February 1923 in Frankfurt, Germany, the Frankfurt Institute for Social Research, better known as the Frankfurt School, gathered people from many different fields such as sociologists, economists, psychologists, historians, political scientists, philosophers, lawyers, literary and musicologists under its roof and brought a critical perspective on the current problems of the period and the concept of Critical Theory has become a structure associated with the Frankfurt School. Frankfurt School thinkers claimed that the theories developed by Karl Marx were the first critical theory approach in the world, and they put forward a way of thinking based on emancipation and change, based on a conscious critical way of thinking that reveals its own theory. Although Critical Theory is generally expressed through the restatement of Marxism, it is not a theory that can be explained only with this limitation. The main goal of Critical Theory is to determine how social structures influence the behaviour and identities of individuals and how individuals reshape social structures. According to the understanding of capitalism, everything is a commodity and in this system everything can be transferred to another person. This has led to the attribution of a monetary meaning to everything. Private property and wage labour are the main features of capitalism. This situation has influenced the Critical Theorists' perspective on capitalism and they have portrayed capitalism as a system that aims to turn individuals into a consumer society.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Politika ve Yönetim (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ocak 2024 |
Gönderilme Tarihi | 12 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 22 Ocak 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
SDE AKADEMİ WEB SAYFASI: https://sdeakademidergisi.org/