Dolandırıcılık içerikli eylemler çok eski dönemlerden beri var olmasına rağmen cezai anlamda dolandırıcılık suçu ülkelerin mevzuatlarında mal varlığına karşı işlenen diğer suçlara nazaran daha geç yer almıştır. Türk Ceza sisteminde dolandırıcılık suçuna hem 765 sayılı yasada hem de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer verilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesinde dolandırıcılık suçu, 158. maddesinde nitelikli halleri ve 159. maddesinde ise daha az cezayı gerektiren hal düzenlenmiştir. Resmi rakamlardan da anlaşılacağı üzere dolandırıcılık suçları günden güne artış göstermekte ve işlenme şekli bakımından gelişmektedir. Dolandırıcılık suçunu mal varlığına karşı işlenen diğer suçlardan ayıran en önemli unsuru hiledir. Hile, dolandırıcılık suçunun çekirdeğidir. Dolandırıcılık suçu bakımından hilenin ne olduğu, nasıl ve ne yoğunlukta olması gerektiği konularında TCK’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönlerden hile kavramı doktrin ve uygulamadaki içtihatlarla şekillenmektedir. Uygulamada soyut yalandan ibaret hile dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşması bakımından yeterli görülmemekte hilenin belli özelliklere sahip olması gerektiği belirtilmektedir. Uygulamada hilenin belli ağırlık ve yoğunluğa sahip olması gerektiği savunulmaktadır. Menfaatin temin edilmesi ile tamamlanan dolandırıcılık suçunda hilenin bu aşamaya kadar gerçekleştirilmesi gerekmekte ve hileli hareketler suçun tamamlanmasını sağlamaktadır.
Bu çalışmanın, özgün bir çalışma olduğunu; çalışmanın hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu olmak üzere tüm aşamalarından bilimsel etik ilke ve kurallarına uygun davrandığımı; bu çalışma kapsamında elde edilmeyen tüm veri ve bilgiler için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi; kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, çalışmanın Committee on Publication Ethics (COPE)' in tüm şartlarını ve koşullarını kabul ederek etik görev ve sorumluluklara riayet ettiğimi beyan ederim. Herhangi bir zamanda, çalışmayla ilgili yaptığım bu beyana aykırı bir durumun saptanması durumunda, ortaya çıkacak tüm ahlaki ve hukuki sonuçlara razı olduğumu bildiririm.
Although fraudulent acts have existed since ancient times, the crime of fraud, which involves criminal sanctions, has generally been included in the legislation of states later than other crimes committed against assets. In the Turkish Penal System, the crime of fraud is included in both the law numbered 765 and the Turkish Penal Code numbered 5237. Article 157 of the Turkish Penal Code No. 5237 regulates the crime of fraud, Article 158 regulates its qualified forms and Article 159 regulates the lesser penalty. As can be understood from the official figures, fraud crimes are increasing day by day and developing in terms of the way they are committed. The most important element that distinguishes the crime of fraud from other crimes committed against assets is fraud. Fraud is the core of the crime of fraud. In terms of the crime of fraud, there is no clear regulation in the Turkish Penal Code on what fraud is, how it should be and how intense it should be. In this respect, the concept of fraud is shaped by the jurisprudence in doctrine and practice. In practice, the deception consisting of an abstract lie is not considered sufficient in terms of the formation of the elements of the crime of fraud, and it is stated that the deception must have certain characteristics. In practice, it is stated that the fraud must have a certain weight and intensity. In the crime of fraud, which is completed by obtaining the benefit, the fraud must be carried out until this stage and fraudulent acts ensure the completion of the crime.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ceza Hukuku |
Bölüm | KAMU HUKUKU |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 18 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 14 Sayı: 2 |