Bu çalışma, kelam ilminde içtihadı ve içtihat
farklılıklarını, kelamcılar arasında mevcut olan farklı görüşlerin tabiatını ve
akaid ve kelam konularında yapılan içtihatların sonucu olan kelamî-fikrî ürünü
ele almaktadır. Kelamî meselelerde içtihatta bulunma, naslara yönelik farklı
bakışların bir neticesi olarak birçok kelamî görüşün oluşmasına sebep olmuştur.
Çalışmanın başlığında da ifade ettiğimiz gibi bu makale kelamî içtihatların
değişim sebeplerini ele almaktadır. Bu sebeplerin en önemlisi naslara ilişkin yaklaşımlar
ve naklî istinbatın ne şekilde gerçekleştiğidir. İçtihatta naklin kullanımı,
naklin delaletinin kat’î veya zannî olabilmesinden kaynaklanmaktadır. İslamî
akidenin değişmez prensiplerini savunmaya çalışan aklî delil ile yapılan
içtihatta da aynı durum söz konusudur. Allah’ın varlığı ve birliği gibi İslamî
akideyi ispatta nakil ve akıl aynı şekilde nazar ve içtihada konudur. Önümüzde
öyle kelamî meseleler vardır ki insanların pratik hayata bakışlarının
değişiminden kaynaklanan bakış açılarına göre bu meselelerdeki içtihadın
değişmesi kaçınılmazdır. Yine bu meselelerin aklî kelamî tartışma alanı
sınırlarından çıkarılıp vakıadaki karşılıklarına göre ele alınması
gerekmektedir. Sözgelimi Allah’ın bir fiili olarak salah ve aslah meselesi ve
bu meseleyle ilişkili konuların insanın yaratılışıyla ilişkilendirilmesi
böyledir. (Esasen zihnî bir tartışma olan salah/aslah problemi, insanın yaratılmasında,
kul için salah ve aslah olanın ne olduğunun tartışılmasıyla zihnî olmaktan
çıkarılıp, vakıaya dahil edilmiştir.) Kelamda, subûtu ve delaleti kat’î nas
üzerinde bir ihtilaf bulunmamaktadır. Burada bir içtihat farklılığına gidilememektedir.
Buna Allah’ın varlığı örnek verilebilir. Subûtu ve delaleti zannî nas üzerinde ise
içtihat mümkün olduğu gibi farklı sebeplerle içtihadın değişmesi de mümkündür. Aynı
şekilde kat’î olan aklî şeyler hakkında ne içtihad ne de içtihadın değişmesi söz
konusudur. Sabit aklî bir kâide olduğu için teselsülün nefyi bu tür aklî şeylere
örnek teşkil etmektedir. Ancak akideyi savunmaya yarayan kelamî/aklî deliller
için hem içtihat hem de içtihadın değişmesi mümkün olabilmektedir. Buna cevher-i
ferd teorisi ve söz konusu teorinin alemin hudûsuyla ilişkisi örnek
gösterilebilir. Burada, insanlar için vakıanın değişmesiyle içtihadın da
değişmesini gerekli kılan kelamî meselelerden bahsedilecektir.
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Bölüm | Çeviri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 10 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 41 |