Mutluluk,
insan için hem bu dünyada hem diğer dünyada kazanılması için gayret gösterilen
en yüce gayedir. Ancak onun tam olarak ne olduğuna ve nasıl elde edileceğine dair tartışmalar
halâ sürmektedir. Bu yüzden makale Fârâbî’nin konuyla ilgili fikirlerini daha
yakından inceleyerek günümüz bakış açısında ve düşünce sisteminde karşılık
gelen izlerini bulmak amacıyla kaleme alındı. Bu gün muhtelif teorilerle
izah edilmeye çalışılan mutluluk Fârâbî’nin ahlâk felsefesinde, iyi, yetkin,
mükemmel ve nihai hedef kavramlarını da kapsayan, çok boyutlu bir olgudur. Ona
göre, mutluluğun ontolojik ve metafizik boyutu akli yetkinlikte ortaya çıkar. İnsanın
gerçek mutluluğa ulaşabilmesi için zorunlu olan teorik bilgilerin yanı sıra
onların gerektirdiği pratiğin mükemmel uyumunu, erdemli bir yaşantı olarak gerçekleştirmesi
gerekir. Öte yandan, insanların zihnî ve iradi yapıları aynı değildir. Bu
yüzden mutluluk için toplumsal desteğe, yardımlaşmaya ve erdemli bir yönetime
ihtiyaç vardır. Akli yetkinliğe kavuşmuş erdemli nefis (ruh) nihai mutluluğu ancak
beden bağından tamamen kurtulunca idrak edebilir. Bu da nihayetinde eskatolojik
boyutta gerçekleşecektir. Ölüm olayında devreden çıkan bedenin aksine nefsin
bilinçli varlığını devam ettirdiğine dair düşünceyi rasyonel temele dayandıran
Fârâbî, ebedî mutluluğun, zirvesi marifetullah olan entelektüel
bir gelişim süreciyle temin edileceğini tasavvur etmektedir. Bu çerçevede
“fazıl”, “fasık” ve “cahil” olarak adlandırdığı kesimler için ahiret hayatında
üç temel konum öngörmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 7 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 43 |