In this article, the content of the work called Tafsir al-Mawakib, translated by İsmâil Ferruh Efendi (d. 1840) from the Persian commentary named Mavâhib-i ʿAliyya (Tafsir-i Husayn) by Husayn Vâiz-i Kâşhifi (d. 910/1504). It was evaluated in terms of meaning characteristics by making analysis. Mavâhib-i ʿAliyya was translated into various languages due to the popularity it gained in many geographies, and at the same time, it was translated into Ottoman Turkish by different authors soon after it was written. The translations were shaped according to the styles of the translators, and with some abbreviations and additions, they generally met the tafsir needs of the readers at that time. One of these translations belongs to İsmâil Ferruh Efendi, who was widely used in more than one edition in the last period of the Ottoman Empire. Tafsir al-Mawakib is of great importance in that it is a concise tafsir that was preferred at the time it was written, and that it sets an example for the type of translation in terms of its content. Since Tafsir al-Mawakib has its own style just like every other work, in our study, the prominent features of the work related to the translation have been examined within the framework of examples. First of all, if we need to talk briefly about the commentator Kâşhifi it is possible to say that he made brief conceptual explanations for the meaning meant in the verse, together with the content, and that the method he followed in his tafsir opened the way for easily comprehending the meaning indicated by the verse. It has been seen that the translator İsmâil Ferruh Efendi continued the same style in his translation from Mavâhib-i ʿAliyya. Accordingly, in Tafsir al-Mawakib, the information about the cause of descent is conveyed in similar words or with some additional information. While dealing with the explanatory matters conveyed from Mavâhib-i ʿAliyya, the word “ie” was used to strengthen the meaning. Again, by using the word “that”, the meaning of the ambiguous meaning has been expanded and information about the verse has been mentioned concisely. With this wording, sometimes a pronoun is indicated, and sometimes the ambiguous meaning is revealed, allowing the reader to grasp the meaning. İsmâil Ferruh Efendi also continued his sensitivity to explain the words according to the context of Kâşhifi. It is known that the aim of the translation is to go down to the depths of meaning of the verse by attributing various notions to a word according to the context of the verse. At this point, İsmail Ferruh Efendi paid attention to expressing the verses more clearly by making additions that would reveal the meaning, by using parentheses wherever he deems necessary, and not including any additional notions other than the words in the verses. Again, in cases where he thought that the meaning should be explained in detail, he included tawil explanations into the meaning without departing from the meaning. It has been observed that in Tafsir al-Mawakib, there are detailed explanations about the first surahs in terms of the arrangement of the Qur’an but the explanations in the last surahs have decreased and thus the work has the meaning of meaning towards the end. As a result, it is possible to state that the aforementioned work stands out because of the fact that there are some information and commentaries included with the translation, although the translation and interpretation are intertwined, the quality of the work in question to contribute to the understanding of the verses by people who do not specialize in religious sciences -without needing an external source as much as possible.
Bu makalede, İsmâil Ferruh Efendi (ö. 1840) tarafından -Hüseyin Vâiz-i Kâşifî (ö. 910/1504)’nin Mevâhib-i ʿAliyye (Tefsîr-i Hüseynî) adlı Farsça tefsirinden- tercüme edilen Tefsîr-i Mevâkib adlı eser muhteva analizi yapılmak suretiyle meâl özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Mevâhib-i ʿAliyye, birçok coğrafyada gördüğü ilgiyle kazandığı ün sebebiyle muhtelif dillere çevrilmiş, aynı zamanda yazılmasının üzerinden çok geçmeden farklı müellifler tarafından Osmanlı Türkçesine tercüme edilmiştir. Tercümeler mütercimlerin üsluplarına göre şekillenmiş, bazı ihtisar ve ilavelerle genel olarak okurların o dönemdeki tefsîr ihtiyacını karşılamıştır. Bu tercümelerden biri, Osmanlı Devleti’nin son döneminde birden fazla basımı yapılarak yaygın bir şekilde kullanılan İsmâil Ferruh Efendi’ye aittir. Tefsîr-i Mevâkib, hem yazıldığı dönemde tercih edilen muhtasar bir tefsîr olması hem de muhtevası bakımından tercüme/meâl türüne misal teşkil etmesi bakımından büyük öneme hâizdir. Her eserin olduğu gibi Tefsîr-i Mevâkib’in de kendine has üslubu bulunduğundan, çalışmamızda eserin meâlle ilgili öne çıkan hususiyetleri misaller çerçevesinde irdelenmiştir. Öncelikle müfessir Kâşifî’den kısaca söz etmek gerekirse, onun, âyette kast olunan mana için, muhteva ile birlikte kısa kavramsal izahlar yaptığını ve tefsîrinde takip ettiği yöntemin âyetin işaret ettiği manayı kolaylıkla idrak edebilmenin yollarını açtığını söylemek mümkündür. Mütercim İsmâil Ferruh Efendi’nin de Mevâhib-i ʿAliyye’den gerçekleştirdiği söz konusu tercümesinde aynı üslubu devam ettirdiği görülmüştür. Buna göre Tefsîr-i Mevâkib’de sebeb-i nüzûl bilgileri benzer lafızlarla veya bazı ek bilgilerle aktarılmıştır. Mevâhib-i ʿAliyye’den nakledilen açıklama niteliğindeki hususlar ele alınırken “yani” lafzı anlamın kuvvetlendirilmesi için kullanılmıştır. Yine “yani” lafzı kullanılarak müphem olan mananın anlam alanı genişletilerek muhtasar bir şekilde âyetle ilgili mâlûmat zikredilmiştir. Bu lafızla bazen bir zamir belirtilmiştir, bazen de müphem manayı ortaya çıkararak okuyucunun anlamı kavramasına imkân sağlanmıştır. Kâşifî’nin bağlamına göre kelimeleri açıklaması hassasiyetini İsmâil Ferruh Efendi de sürdürmüştür. Tercümede bir kelimeye âyetin bağlamına göre muhtelif mefhumlar yüklenerek âyetin mana derinliklerine inme gayesinin bulunduğu bilinmektedir. Bu noktada İsmâil Ferruh Efendi, gerekli gördüğü yerlerde parantez işareti kullanarak âyetlerdeki lafızlar dışında zaid herhangi bir mefhumun âyete dâhil olmamasına özen göstermiş manayı ortaya çıkaracak eklemeler yaparak âyetlerin daha açık ifade edilmesine dikkat etmiştir. Yine o, mananın genişçe izah edilmesine kanaat getirdiği durumlarda meâlin içerisine anlamdan uzaklaşmadan te’vil nitelikli açıklamalar derc etmiştir. Tefsîr-i Mevâkib’de Mushaf tertibi itibariyle ilk sûrelere dair detaylı açıklamaların yer aldığı, ancak son sûrelerde izâhların azaldığı ve böylece sonlara doğru eserin meâl özelliğini taşıdığı müşahede edilmiştir. Neticede meâl-tefsîr iç içe olmakla birlikte meâlle mündemiç bazı bilgilerin ve şerhlerin mevcut olması sebebiyle, söz konusu eserin, dinî ilimlerde ihtisas yapmayan insanların -harici kaynağa mümkün olduğunca ihtiyaç duymadan- âyetleri anlamalarına katkı sağlamaya yönelik vasfının öne çıktığını ifade etmek mümkündür.
Doç. Dr. ALİ BULUT
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 31 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 49 |