İnsanoğlu, dünyadaki yaşamının son bulmasıyla toprağa gömüleceği inancına ve gömülme yerinin belli olması gerektiği uygulamasına sahiptir. Ölen kişinin kabre konması ve yerinin bilinmesi inancına zamanla farklı sanatsal eklemeler yapılmıştır. Bunlardan biri mezar taşı dikme geleneği olmuştur. Mezar taşları, dinî birer sembol olmalarının yanı sıra dönemine ait tarihi, sanatsal ve mimari özellikler dâhil çeşitli bilgiler aktaran önemli yapılardır. İslam tarihi boyunca farklılık gösteren mezarlıklar ve kabirler Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine geçişte daha sade bir görünüme sahip olmuştur. Harf devrimi 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edilmiş, fakat mezar taşlarında Arap harflerinin kullanımı 1941 yılına kadar sürmüştür. Özellikle 20. yüzyıl başlarına tarihlenen bazı mezar taşlarının, Cumhuriyet’in ilanından sonra ayakucuna veya arka tarafına mevcut yazının Latinize edilmiş hali işlenmiştir. Aynı yazının Latin harfleriyle mezar taşına tekrar yazılma sebepleri ise şu şekilde açıklanabilir: Mezar taşlarının kaybolmaması ve varisleri tarafından yazının anlaşılması, böylece dua etme imkânının sürdürülmesi. Yazı biçimi, şekil ve incelik yönüyle birbirlerinden farklılık gösteren mezar kitabeleri ve süslemeleri dönem hakkında bize bilgi sunmaktadır. Bazı kitabelerde yalnızca isim, lakap, meslek gibi bilgiler yer alırken, bazı kitabelerde de beyitlere yer verilmiştir. Genellikle Latin harfleriyle yazılmış ayakucu mezar taşlarında, Latin harfleri daha tam anlamıyla öğrenilmediği için, yazıların büyük harf ve küçük harf gibi ayrımlara dikkat edilmeksizin yazılması ve farklı kısaltmalara yer verilmesi bu konuda bir acemilik evresi yaşandığını bizlere göstermektedir. Bununla beraber Latin harflerinin kullanımı vefat eden kişilerin mezarının aidiyeti açısından halka büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Sonraki zamanlarda Osmanlı Türkçesinin herkes tarafından bilinememesi ve okunamaması halkın farklı bir yol izleyip atalarının mezarlığını rahatlıkla bulabilmek için bazı mezar taşlarına isim ve soy isimlerini yazmalarına neden olmuştur. Kitabelerde malzeme olarak genellikle dökme çimento kullanılması zamanla aşınmalara ve dökülmelere yol açmıştır. Mezar taşlarındaki tahribatın bir diğer nedeni ise, 1920’li yılların sonuna doğru Osmanlı dönemine ait mezar taşlarının başka mezarlıklardan Muğla Şehir Eski Mezarlığı’na taşınmasıdır. Bu mezarlık çok geniş bir alana sahiptir. Mezarlık 84 adadan oluşmakta ve her adada 3 ve 4 parsel bulunmaktadır. Mezarlıkta Osmanlı dönemine ait yüzlerce mezar taşı yer almaktadır. Mezar taşlarının birçoğu hava şartları ve beşerî faktörlerden dolayı tahrip olmuş ve okunamayacak hale gelmiştir. Bu mezarlıkta Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait hem Osmanlı Türkçesiyle hem de yeni Türk harfleriyle yazılmış 21 tane mezar taşı tespit edilmiştir. Bu makalede, söz konusu mezar taşlarının Türk ve İslam sanatları açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Kitabelerle ilgili gözlemlerde şu bilgiler öne çıkmıştır: Hem Latin harfleriyle hem de Arap harfleriyle yazılmış mezar taşları içerisinde en eski olanı 1902 tarihlidir. Arap harfli en son mezar taşı ise 1941 yılına aittir. Erkeklere ait mezar taşları serpuşlu iken kadınlara ait olanlarının alınlık kısımlarında bitkisel motifler yer almaktadır.
Osmanlı Muğla Mezar Kitabesi Mezar Taşı Serpuş Motif Grave Inscription Gravestone Serpush
Danışmanım Prof.Dr. İsmail Hakkı Göksoy'a ,Prof . Dr. Bahattin Yaman'a ve babam Necdet Yelimlibağ'a makale sürecinde vermiş olduğu desteklerinden dolayı teşekkürü borç bilirim.
People have faith and practice that they must be buried after death, and one must know where they are buried. Different artistic additions have been made over time to this faith and practice. One of them is the tradition of erecting tombstones. In addition to being religious symbols, tombstones are structures that convey various information including the administrative, historical, artistic, and architectural characteristics of the period. Cemeteries and tombs, which differed throughout Islamic history, had a simpler appearance in the transition from the Ottoman period to the Republican era. The alphabet change was adopted on November 1, 1928, but the use of Arabic letters on tombstones continued until 1941. Some tombstones, especially those dated to the beginning of the twentieth century, were engraved with Latinized version of the current inscription on the foot end or back of the foot after the proclamation of the Turkish Republic. The reasons why the same inscription was rewritten on the tombstone in Latin letters can be explained as follows: The tombstones should not be lost, and the writing should be understood by their heirs, thus maintaining the possibility of praying for the dead. Inscriptions which differ in terms of their writing style, shape, and decoration provide information about the period. Some inscriptions contain only names, nicknames and professions, while others may also contain certain verses. Because the Latin alphabet was not fully mastered, and since Latin letters were used in writings on tombstones, one encounters the writing and inclusion of different abbreviations without paying attention to distinctions such as uppercase and lowercase letters which in turn indicates a stage of inexperience in this regard. However, the use of Latin alphabet provides great convenience to the public in determining the graves of the deceased. Later, the inability to know and read Ottoman Turkish by everyone led people to follow a different path: They wrote their first and last names on some headstones so that they could easily find the graveyard of their ancestors. The use of cast cement as material in inscriptions resulted in the rapid formation of abrasions and spills. Another reason for the destruction of the tombstones, it is argued, is that the tombstones of the Ottoman period were moved from other cemeteries to the Old Cemetery of Mugla City in the late 1920s. This cemetery has a very large area which consists of 84 divisions and there are 3 and 4 parcels on each division. There are hundreds of tombstones from the Ottoman period in the cemetery. Many of the tombstones have been destroyed due to weather conditions and human factors that made them impossible to read. In the cemetery, 21 tombstones from the Ottoman and Republican periods were identified, written both in Ottoman Turkish and in the modern Turkish alphabet. This article aims to evaluate these tombstones in terms of Turkish and Islamic arts. It is possible to make the following observations about inscriptions: the oldest of these tombstones written both Arabic letters and Latin letters is dated 1902. The last tombstone with Arabic letters is from 1941. While the tombstones of men are with headgears, those of women have herbal motifs on their pediments.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 7 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 49 |