In this article, the truth of the narrations and news regarding Abdullah b. Masud's opposition to the Mushafs prepared by the committee established by Hazrat Osman is investigated, and the intervention of the Zoroastrian and Sabaean alliance, which we call Persian-Zionist, in this incident, in the form of fabrications, additions and deletions, is discussed and examined. Zir b. Hubeysh from Kufa, who was a Tabi'een and on whom these kinds of narrations were based, will be investigated, especially in terms of refutation and modification.Here, it is assumed that the efforts and attempts to distort the Qur'an and to cast doubt on it continued, especially in the Kufa-centered area called dâru'd-darb and masna'u'l-Hadith. It is claimed that these attempts were led by some Râfidah who hid their atheism and used Shia, and the Sabians who hid their Judaism. In this article, it is claimed that an attempt was made to discredit the companions, especially those who served in the east and did not oppose Hazrat Osman, such as Abdullah ibn Mas'ud, Ali ibn Abi Talib, and Abu Musa al-Ash'ari, through fabricated and/or distorted news and narrations, and as a result, to shake the trust in the Mushaf of Osman and the Quran. For instance, news related to Ibn Mas'ud will be discussed and subjected to philosophical analysis. Because the claims in the narrations of Zir b. Hubeysh are of great importance in terms of the preservation of the Qur'an, and these claims confirm and support the claims of some extreme Shiites and Orientalists. Whether Zir b. Hubeysh was an ordinary Alevi or an extreme Shiite and spent a very long time in old age is important in terms of our research topic. If his Aleviness was extreme and hostile to Ottomanism, this will be the source of the fabrication and deviation presented by such narrations. If he was not an ordinary Alevi and did not have a Rafizi attitude rejecting the Ottomans, then what remains is that he was misled in his old age. Even if neither of these two reasons exist, this narration will not be trusted. Because the preservation of the Quran and the fairness of the Companions are mutawatir; there are narrations that show the opposite. This narration is ahad and problematic news and it is rejected. Because Ibn Mas'ud was in arda-i ahira (the last days) and there were very few Companions who prayed behind the Prophet as much as he did. It is unthinkable that he did not know that the Muawvizeteyn surahs were from the Quran and that they were encouraged to be read in prayers. His not knowing that these surahs were from the Quran, the claim that these surahs were not in his special Mushaf, the isnad that they were written and then erased, all the claims put forward by this narration are claims that contradict the preservation of the Quran as revealed by the verses and the knowledge of Ibn Mas'ud, who learned the seventy surahs from the Prophet himself. The allegations that Ibn Mas'ud declared the Caliph Osman an unbeliever, that he opposed the burning of his private Mushaf and that he said, "Everyone should keep the copies that they have with them!", and that what you steal and keep will not be a sin on you on the Day of Judgement, but a martyrdom, and that he provoked people to keep the private Mushafs and not to surrender them, and to resist the decision taken by the state's council, contain serious accusations. For this reason, it was deemed necessary to subject Zir b. Hubeysh, who conveyed these narrations that tried to say that there were excesses and deficiencies in the Qur'an and who was also said to be an Alawite and extreme Shiite, to criticism and alteration. It is being investigated whether they may have been tempted to establish this isnad through Ibn Mas'ud, who had difficulty in delivering his private Mushaf and who felt heavy and resentful towards Hazrat Osman.
Bu makalede Abdullah b. Mes‘ûd’un, Hazreti Osman’ın tesis ettiği heyet tarafından hazırlanan Mushaflara karşı çıkması ile alakalı rivayet ve haberlerin hakikati araştırılmakta olup, bu hadiseye Pers-Siyonist olarak ifade ettiğimiz Mecûsî ve Sebeî ittifakın uydurma, ekleme ve çıkartma şeklinde müdahalesi ele alınıp irdelenmektedir. Özellikle cerh ve tadil açısından bu nevi rivayetlerin kendisine dayandırıldığı Tâbiînden olan Kûfeli Zir b. Hubeyş araştırılacaktır. Burada Kur’ân’ı tahrif etme ve Kur’ân hakkında şüphe uyandırma çaba ve girişimlerinin özellikle dâru’d-darb ve masna‘u’l-Hadîs denilen Kûfe merkezli olarak devam ettiği varsayılmaktadır. Bu girişimlerin başını bir takım zındıklığını gizleyen ve Şia’yı kullanan Râfızîler ve Yahudiliğini gizleyen Sebeîlerin çektiği ileri sürülmektedir. Bu yazıda özellikle şarkta görev yapan ve Hazreti Osman’a karşı çıkmayan Abdullah b. Mes’ûd gibi Ali b. Ebî Tâlib gibi Ebû Musa el-Eş’arî gibi sahabiler hakkında uydurulan ve/veya çarpıtılan haber ve rivayetlerle sahabeyi itibarsızlaştırmaya ve neticede Osman Mushaf’ına ve Kur’ân’a olan güveni sarsmaya çalışıldığı iddia edilmektedir. Örnek olarak İbn Mes‘ûd ile alakalı haberler ele alınacak, felsefi tahlile tabi tutulacaktır. Zira Zir b. Hubeyş’in rivayetlerindeki iddialar Kur’ân’ın korunmuşluğu açısından ciddi önem arz etmektedir ve bu iddialar bazı aşırı Şiîlerin ve Müsteşriklerin iddialarını doğrular ve destekler niteliktedir. Zir b. Hubeyş’in sıradan bir Alevî oluşu veya aşırı Şîî oluşu ve çok uzun süre yaşlılık dönemi geçirmesi araştırma konumuz açısından önem arz etmektedir. Alevîliği aşırı ve Osmânîliğe düşman şeklinde ise bu nevi rivayetlerin ortaya koyduğu uydurmanın ve sapmanın kaynağı olacaktır. Eğer sıradan bir Alevî ve Osmanîleri reddeden Râfızî bir tavrı yok ise geriye onun yaşlılık döneminde yanıltılmış olması söz konusudur. Bu iki sebepten hiçbiri olmasa bile bu rivayete itimat edilmeyecektir. Zira Kur’ân’ın korunmuşluğu Sahabenin adilliği mütevatirdir; bunun aksini ortaya koyan rivayetler mevcuttur. Bu rivayet ise ahâd ve problemli bir haberdir, reddedilir. Zira İbn Mes‘ûd arda-i ahirada bulunmuş olup, kendisi kadar kadar hazreti Peygamberin arkasında namaz kılan çok az sahabi vardır. Muavvizeteyn surelerinin Kur’ân’dan olduğunu ve namazlarda okunmasının teşvik edildiğini bilmemesi düşünülemez. Onun bu surelerin Kur’ân’dan olduğunu bilmemesi, özel Mushaf’ında bu surelerin mevcut olmadığı iddiası, yazılmış olup sonradan kazıyıp sildiği isnadı, bütün bu rivayetin ortaya koyduğu iddialar ayetlerin ortaya koyduğu Kur’ân’ın mahfûziyetine de yetmiş sureyi bizzat Peygamberden öğrenen İbn Mes‘ûd’un Kur’ân’a vukûfiyetine de ters düşen iddialardır. İbn Mes‘ûd’un Halîfe Osman’ı tekfir ettiği, hususi Mushaf’ının yakılmasına karşı çıktığı ve “Herkes yanında bulunan nüshaları saklasın!”, dediği, sizin bu aşırıp saklayacağınız, kıyamet günü size vebal değil şehadet olacaktır, anlamında özel Mushafları saklayıp teslim etmeme, devletin şura ile aldığı karara direnme hususunda tahrik ettiği iddiaları ağır ithamlar içermektedir. Bu nedenle Kur’ân’da ziyade ve noksan olduğunu söylemeye çalışan bu rivayetleri aktaran ve aynı zamanda kendisi hakkında Alevî ve aşırı Şîî olduğu söylenen Zir b. Hubeyş cerh ve tadile tabi tutulması gerekli görülmüştür. Özel Mushaf’ını teslim etmekte zorlanan ve gönlüne ağır gelip Hazreti Osman’a kırılan İbn Mes‘ûd üzerinden bu isnadı tutturmak hevesine kapılmış olabilecekleri araştırılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kuran-ı Kerim Okuma ve Kıraat, İslam Araştırmaları (Diğer) |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 19 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 53 |