Over nearly 33 years process of reign, like many intellectuals who lived under the rule of Sultan Abdulhamit II, we see that Mehmet Akif was also against Abdulhamit II. At first glance, it may be a contradiction for an Islamist poet to be against Abdulhamit II, who adopted Islamism and developed an Islamist system in both internal and external politics. However, it can be seen
to be normal considering that Islamist intellectuals could not express themselves either. The period, during which Mehmet Akif published his Safahat’s first book, is a period in which almost all intellectuals were interested in social problems and politics more or less. Before the 1908 Meshrutiyet, our public had never been so busy with politics. The part of Mehmet Akif’s life after 1908 has passed for our nation, Islamic world and even the oriental world struggling with existence against imperialism. Being against Sultan Abdulhamit and his hatred to strict ruling did not cause him to see the truth, and thus he fought for his people and homeland as well as for humanity.
Yaklaşık otuz üç yıllık saltanatı süresinde, Sultan Abdülhamit’in yönetimi altında yaşayan aydınların çoğu gibi, Mehmet Akif’in de II. Abdülhamit’e karşı olduğunu görüyoruz. İlk bakışta
İslamcı bir şairin, İslamcılık düşüncesini benimseyerek iç ve dış siyasette bir sistem halinde geliştirip, teşkilatlandıran Abdülhamit’e karşı olması başta bir çelişki gibi görülebilir. Ancak II.
Abdülhamit’in yönetimi altında İslamcı aydınların da düşüncelerini rahatça söyleyemedikleri, takibata uğradıkları, yayın yapamadıkları düşünülecek olursa Mehmet Akif’in muhalefetinin doğal olduğu anlaşılır. Mehmet Akif’in yetiştiği, bilhassa Safahat’ının birinci kitabının yayınlandığı zaman dilimi, hemen hemen her aydının toplumsal sorunlar ve dolayısıyla politika ile az veya çok ilgilendiği bir devredir. Döneme baktığımızda, 1908 Meşrutiyet hareketinden önce hiçbir zaman toplumumuz ve insanımız siyasetle bu tarihten sonraki kadar meşgul olmuş, politikayla bu kadar iç içe geçmiş değildir. Mehmet Akif’in 1908’den sonraki hayatı, milletimizin, İslâm âleminin ve hatta bütün Doğu dünyasının Batı emperyalizmine karşı varlık mücadelesi ile iç içe geçmiştir. Sultan Abdülhamit’e karşı olmak, istibdattan nefret etmek, onun hakikati görmesine engel olmamış; halkı, vatanı ve insanlık için mücadele etmesinin önüne geçmemiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Şubat 2015 |
Gönderilme Tarihi | 13 Şubat 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 26 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.