Amaç: Bildiğimiz kadarıyla, sadece vücut kitle indeksi (VKİ) ile ağız kokusu arasındaki ilişkiyi değerlendiren bir çalışma yoktur. Çalışmamızın amacı VKİ ile ağız kokusu arasında bir ilişki olup olmadığını incelemektir.
Gereç-Yöntemler: Çalışma popülasyonu için geç ergenlik döneminde (17-21 yaş) 200 lisans öğrencisi değerlendirildi. Öğrenciler bir anket doldurduktan sonra; Ağız hijyeni alışkanlığı iyi olan bireyler (yani düzenli diş fırçalama, çürük veya dolu diş, diş eti kanaması, sistemik hastalık ve ilaç kullanımı yok) çalışmaya dahil edildi. Tüm kriterler uygulandıktan sonra 61 katılımcı (Erkek: 23, Kadın: 38) çalışmaya uygun bulundu ve katılımcıların VKİ hesaplandı. Ağız kokusu organoleptik değerlendirme ve portatif bir kükürt monitörü kullanılarak belirlendi. İstatistiksel analiz için T testi ve basit doğrusal regresyon modeli kullanıldı.
Bulgular: Tüm katılımcılarda ortalama VKİ değeri 21.71 ± 3.09 idi. Doğrusal regresyon analizi, BMI'nin her birim artışı için katılımcıların organoleptik değerinin 0.008 kat arttığını göstermiştir, ancak ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p = 0.829). BMI değerindeki bir birimlik artış halimeter ölçüm değerini 0.573 kat arttırır, ancak bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı değildi (p = 0.893).
Sonuç: Ağız kokusunun kendi başına yüksek VKİ'den bağımsız olduğu sonucuna vardık. Bununla birlikte, yüksek VKİ, yüksek VKİ ile ilişkili ve sistemik hastalıklar, artan periodontitis riski, kserostomi vb. Gibi sorunlardan dolayı ağız kokusu için hala bir risk faktörü olabilir.
Background: To the best our knowledge there is no study evaluating relationship between only body mass index (BMI) and halitosis. The aim of our study is to examine whether there is a relationship between BMI and halitosis.
Material-Methods: For the study population, 200 undergraduate students in the late adolescent period (17-21 years) were evaluated. After the students completed a questionnaire; individuals with good oral hygiene habits (i.e. regular tooth brushing, no caries or filled teeth, no gum bleeding, no systemic diseases, and no drug use) were included in the study. After all the criteria were applied, 61 participants (Male:23, Female:38) were found suitable for the study and BMI of the participants was calculated. Halitosis was determined using organoleptic assessment and a portable sulfur monitor. T-test and simple linear regression model was used for statistical analysis.
Results: The average BMI value was 21.71±3.09 for all participants. Linear regression analysis showed that participants’ organoleptic value increases by 0.008 times for each unit increase of BMI, however, the relationship was found not statistically significant (p= 0.829). A one unit increase of BMI value increases the halimeter measurements value by 0.573 times, but this result was not statistically significant (p= 0.893).
Conclusion: We conclude that halitosis is independent of high BMI in itself. However, high BMI may be still a risk factor for halitosis due to problems associated with high BMI and related to halitosis, such as systemic diseases, increased risk of periodontitis, xerostomia, etc.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Diş Hekimliği |
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 8 Sayı: 1 |
Selcuk Dental Journal Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.