Osmanlı imparatorluğu XVIII. yüzyıldan başlayarak, ıslahat ve batılılaşma çabalarının yoğunlaştığı bir döneme girmiş ve her padişah döneminde bu yolda önemli adımlar atılmıştır. 1699 Karlofça Barış Andlaşmasınm imzalanmasıyla birlikte adeta Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlere karşı savunmaya geçtiği tescil edilmiş1 ve önemli miktardaki ilk toprak kayıplan yaşanmıştır. Yeni girilen bu dönemin en belirgin özelliklerinden birisi İmparatorluğun sonuna kadar kesintisiz sürdürülecek olan ve çeşitli alanları kapsayan reform çabalarıdır. Bu çerçevede Tanzimat ve Islahat Fermanlan’nm ilanıyla, I. Ve II. Meşrutiyet hareketleri önemli kilometre taşlarını teşkil etmektedir. Ancak Tanzimat ve Islahat Fermanları bir halk hareketi sonucunda ortaya çıkmamış, padişah tek taraflı irade beyanıyla ülkeyi yönetirken bazı ilkelere bağlı kalacağını taahhüt etmiştir2. Oysa I. ve II. Meşrutiyet hareketleri ilk iki gelişmeye göre biraz daha farklı bir nitelik arz etmektedir. Her ikisinde de halk içinden sınırlı da olsa belli bir kesimin meşruti yönetime geçilmesi, anayasa ilan edilmesi ve padişahın yetkilerinin kısıtlanması konusunda talepleri vardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Mayıs 2014 |
Gönderilme Tarihi | 31 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1999 Cilt: 1 Sayı: 2 |
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.