Bilindiği gibi, Türkler, fetih yoluyla
Anadolu’ya sahip olup Orta ve Doğu Anadolu’da ilk devletlerini kurarlarken,
Ermeniler de Bizans tarafından Doğu Anadolu sınırlarından Sivas ve Kayseri
yöresine göç ettirilmeleri sonucunda Orta Toroslar’ın müstahkem yerlerinde (Feke kalesi) kendi devletlerini (Ermeni Baronluğu: 1098) oluşturmuşlardır.
Fakat Türkler ve Ermeniler, Anadolu’da ortak bir rakip ve düşman ile
karşılaşmışlardır. Bu ortak rakip ve düşman Bizans’tır. Bizans imparatorları, Anadolu’yu
Türklere kaptırmış olmalarını ve Ermenilerin de kendilerinden farklı bir mezhepte
bulunmalarını bir türlü içlerine sindirememişlerdir. Bu yüzden onlar, her iki
topluluğu da Anadolu’dan tamamen atmak veya burada imha etmek gayesi
gütmüşlerdir. Bu gaye ve emellerini gerçekleştirebilmek için de defalarca
teşebbüste bulunmuşlardır. Türkiye Selçuklu Devletinin beşinci hükümdarı II.
Kılıç Arslan, Miryokefalon zaferi (1176) ile Bizans’ın bu gayesine ve emeline
tamamen son vererek, hem Türkleri hem de Ermenileri Anadolu’dan atılmaktan veya
burada imha edilmekten kurtarmıştır. Bu duruma göre hüküm vermek gerekirse,
Ermeniler bugün dünyadaki varlıklarını tamamen Sultan II. Kılıç Arslan’ın Bizans
karşısında göstermiş olduğu bu başarıya borçludur.
Ermeniler, Türkler sayesinde Bizans’ın
tehdit ve tehlikesinden kendilerini kurtarınca, Toros dağlarının müstahkem
yerlerinden inip Çukurova’yı (Sis=Kozan,
Anazarba, Misis, Adana ve Tarsus) ele geçirdiler. Onlar, 1199-1243 yılları
arasında Türkiye Selçuklu sultanlarının himayesiyle bölgedeki varlıklarını
güçlendirdiler. Kösedağ bozgunu ile (1243), Türkiye Selçuklu sultanlarına
sırtlarını çeviren Ermeniler, Moğol hâkimiyeti altına girdiler ve Anadolu’da
Moğolların ileri karakolu olarak görev yaptılar.
Moğol istilâsı karşısında son derece
kuvvetli bir direniş göstererek Moğolların yenilmezliği fikrini yıkan Mısır
Memlûklu sultanları, Anadolu’ya yaptıkları seferler sonucunda Çukurova’nın
önemli şehirlerini birer birer fethetmişlerdir. Bu seferlere Memlûklu ordusunun
saflarında yardımcı kuvvet olarak katılan Türkmenler, fethedilen yerlere yerleşmişlerdir.
Böylece bölgenin etnik yapısı da temelinden değişmiştir.
Anadolu’da Selçuklu iktidarının tamamen
çökmesinden sonra Oğuzların Üçok kolunun Yüreğir boyuna mensup beyler,
Çukurova’da kendi beyliklerini kurmuşlardır. Bir süre Osmanlılarla Memlûkler
arasında çekişme konusu olan Çukurova bölgesi, I. Ahmed zamanında Osmanlı
Devleti tarafından tamamen ilhak edilmiştir (1608).
Bu makalenin amacı, Türklerin Çukurova
bölgesini ilk fethinden itibaren Osmanlı hâkimiyetine geçinceye kadar siyasî
durumunu tespit etmektir.
Türkler Anadolu Ermeniler Ermeni Baronluğu Miryokefalon Zaferi Sultan II. Kılıç Arslan Kilikya Kösedağ Bozgunu Memlûklar Türkmenler Ramazanoğulları Beyliği
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 30 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 2 |