Selçuklu adlî yapısı, kendisinden önceki İslâm devletlerinin belli ölçüde devamı niteliğinde kabul edilebilir. Kâdılar, şer’î yargının uygulayıcıları olarak sivil davalarda önemli bir konumda ve yargı sisteminin en temel kaynağı olan medreselerde İslâm hukukuna dair bilgileri alarak yetişmektedirler. Selçuklularda, dönemine göre değişmekle beraber maddi hukuk olarak Hanefi ve Şafiî fıkhı ağırlık kazanmıştır. Bu dönemde şer’î hukuk yanında örfî hukuk da yine ondan meşruiyetini almak suretiyle kendisine önemli bir alan bulmuştur. Türk devlet geleneğinden izler de taşıyan örfî hukukun uygulayıcıları olan mezâlim mahkemeleri, özellikle kamu hukukunu ilgilendiren alanlarda başta bizzat sultanların adalet dağıttıkları yerler olmuşlardır. Vezirlerin yanı sıra hukuk ve adaletin icrasında Emîr-i dâd olarak isimlendirilen yüksek düzeyli görevliler de bu mahkemelerde sultan adına adaletin uygulayıcısı olmuşlardır. Emîr-i dâd Selçuklu adliye yapısında özellikle örfî hukuk alanında oldukça merkezi bir yerde durmaktadır. Önemli ve etkin bir konumda, vezirler üzerinde dahi yargısal yetkilere sahip olarak, devlet ve toplum aleyhine işlenen suçların cezalandırılması hususunda görev üstlenmişlerdir. Bu tür önemli ihtilaf ve davaların hallinde oynadıkları roller, kendilerini bu merkezi konumda bulmalarını sağlamıştır.
Yoktur
-
-
The legal structure of the Seljuk can be regarded as a continuation of the previous Islamic states to a certain extent. The qadis, as practitioners of the shari'a judgment, occupy an important position in civil cases and are trained in Islamic law in madrasahs, which are the most basic source of the judicial system. In the Seljuks, Hanafi and Shafi'i fiqh has come to the fore as substantive law, although it changed according to the period. In the Seljuks, Hanafi and Shafi'i fiqh has come to the fore as substantive law, although it changed according to the period. In this period, besides the Shari'a law, the customary law also found the opportunity to apply by taking its legitimacy from it. The Maẓalim courts, which are practitioners of customary law, which also carry traces of the Turkish state tradition, have been places where the sultans themselves dispensed justice, especially in the fields of public law. In addition to the viziers, high-level officials called Amīr dād in the execution of law also became the implementers of justice on behalf of the sultan in these courts. Amīr dād occupies a very central place in the Seljuk courthouse, especially in the field of customary law. In an important and effective position, they took on the task of punishing the crimes against the state and society by having judicial powers even over the viziers. Their role in resolving such important disputes and litigation has enabled them to find themselves in this position.
-
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Tarihi ve Medeniyeti |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | - |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 8 |