Şîa ve Mu‘tezile, İslam düşünce tarihinde ortaya çıkan ilk mezhebî oluşumlardandır. Mu‘tezile, itikadî
meselelelerin izahında akla ve felsefeye başvurmasıyla; Şîa ise imamet görüşü ile ön plana çıkmıştır.
Söz konusu iki mezhebin ortaya çıktıkları bölge ile ilk teşekkül dönemleri belli ölçüde paralellik
göstermektedir. Bu bağlamda Mu‘tezile ve Şîa’nın hicrî ikinci asrın başlarında ortaya çıktıkları ve bu
dönemden itibaren bir etkileşim halinde oldukları söylenebilir. Çalışmada ilk olarak, çoğunlukla
Mu‘tezile’nin etkileyen, Şîa’nın ise etkilenen tarafta olduğu ortaya konulmaya çalışılmış, Şîa’nın
Mu‘tezile’den etkilenmediği iddiası incelenmiştir. Ardından, Mu‘tezile’nin ortaya çıkışı ile başlayıp,
Şîa’nın usûlî düşünceyi benimsediği döneme kadar geçen sürede kurulan ilişki, tarihî süreç
gözetilerek ortaya konulmaya çalışılmıştır. Şîa’nın özellikle on ikinci imamın gaybetine ilişkin
fikirleri rasyonalize etme teşebbüsleri, Mu‘tezile ile fikrî yakınlaşmasında etkili olmuştur. Ebû Sehl
Nevbahtî ve İbn Kıbbe’nin girişimleri ile başlayan aklîleşme süreci, İbn Cüneyd ve İbn Ebî Akîl gibi Şiî
alimlerle devam etmiş, Şeyh Müfîd ile birlikte fikrî kurumsallaşma tamamlanarak usûlî düşünce
teşekkül etmiştir. Şeyh Müfîd’in benimsediği Mu‘tezilî fikirler, öğrencileri Şerif Murtaza ve Şeyh Tusî
tarafından devam ettirilmiştir.
Shia and Mu‘tazila are two of the first sectarian formations appearing in the history of Islamic
thought. Mu‘tazila took over with his appeal to reason and philosophy in explaining religious issues,
Shia came to the fore with the view of imamate. The region in which these two sects emerged and
their first formation period show a certain parallelism. In this context, it can be said that Mu‘tazila
and Shia emerged at the beginning of the second century AH and they have been in interaction since
that period. In this study, firstly, it is tried to put forward that mostly Mu‘tazila affected the other,
and Shia was the influenced party, also the claim that Shia was not affected by Mu‘tazila is examined.
Then, the relationship established in the period from the emergence of Mu‘tazila to the adoption of
the usuli thought by Shia, is tried to be put forward by considering the historical process. The
attempts of Shia to rationalize the ideas concerning the twelfth imam’s ghaybah/occultation, in
particular, were effective in her intellectual convergence with Mu‘tazila. The process of
rationalization, which started with the initiatives of Abu Sahl Nawbakhti and Ibn Qıbbe, continued
with Shi'ite scholars such as Ibn Cuneyd and Ibn Abi Akil, with Sheikh Mufid, the intellectual
institutionalization was completed and usuli thought was formed. The Mu‘tazilite ideas adopted by
Sheikh Mufid were continued by his students Sherif Murtada and Sheikh Tusi.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 21 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 3 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 3 Sayı: 1 |