İnsan hayatı boyunca başkalarıyla birlikte yaşamaya ihtiyaç duyar. Hayatın yalnız başına devam ettirilmesi çok zordur. Başkalarıyla birlikte yaşamak ise insana bir takım sorumluluklar yükler. Bu sorumlulukları fark etmek verimli bir hayatın temel esasıdır. Aslında bizim dinimizin de içinde bulunduğu tüm semavi dinler insanlara bu mesuliyetlerini hatırlatmak için vardır. Kur’an ve onun en yetkili ağızdan açıklayıcısı olan Hz. Peygamber’in sünneti bu sorumlulukları öğreten ilkelerle doludur.Makalemizde bu ilkeleri Kur’an ayetleri ışığında ve Hz. Peygamber’in tavsiyeleri doğrultusunda ortaya koymaya çalışacağız. Dünyanın küçük bir köy haline geldiği, dünya insanlığının tüm coğrafyalara dağıldığı ve nüfusların her inanç sisteminden insanları barındırdığı günümüzün şartlarını da göz önüne alarak diğer din mensuplarıyla ilişkilerimizin biçimini tespit etme çabası içerisinde olacağız. Mensup olduğumuz dinin adının İslam/barış olması bize, tüm insanlarla barış temelli bir münasebet tesis etmeyi zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla dinin bizzat kendisinin de mecbur ettiği bu huzur ortamı tesisi edilmeli ki, dünya hayatı insanlık için mutluluk yurdu olsun. Tüm bunları gerçekleştirmenin özellikle son dinin mensubu insanların en önemli ve başat görevi olduğunu ortaya koymak bu makalenin en önemli hedefi olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 2 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 5 Sayı: 1 |
DERGİ TARİHÇESİ
Derginin Önceki Adı | ISSN | YIL |
Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi | 2148-385X | 2014-2021 |
Yayımlanacak Makalelerin iThenticate İntihal Taraması Zorunludur.