Bugün İslam karşıtı kullanılan parametrelerden biri, kültürel ve toplumsal değişim ve başkalaşıma paralel Müslümanlar arasında itikadî ve amelî
farklılıkların oluşturulması, körüklenmesidir. Bu farklılık paradigmasının en
sakıncalı yanı inanca yansıtılmasıdır. Allah’ın Hz. Peygamber (s)’e takdirane
şehâdetleriyle alimlerin kahır ekseriyetinin, sahîh sünnetin her alanda hüccet olduğu konusunda ittifak etmelerine rağmen, bazı Batı ve Şîa kaynaklı
ekollerin sahabeye dil uzatması ve İslam’ın ikinci delili olan sahîh hadîsi
inkâra yeltenmesi tehlikeli bir itikadî boyut kazanmıştır.
Bunun, sınır tanımayan teknoloji ve sosyal medyaya yansıtılması Müslüman toplumun inanç algısında derin yaralar açmıştır. Bu, kavlî ve fiilî bir
mübelliğ olan Resûlullah (s)’ın sünnetinin devreden çıkarılması; fesahat ve
belağatın zirvesinde olan İlahî Kelam’daki hükümlerin bireysel algılara bırakılması ve çoğunun uygulamadan kaldırılması, itikadî bir problem olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Bu makalede, Kur’ânî, Nebevî ve ulemanın yaklaşımıyla hadîsi inkâr problemi ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 20 Ağustos 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 4 Sayı: 2 |
DERGİ TARİHÇESİ
Derginin Önceki Adı | ISSN | YIL |
Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi | 2148-385X | 2014-2021 |
Yayımlanacak Makalelerin iThenticate İntihal Taraması Zorunludur.