2000 sonrası Türkiye’nin değişen aile yapısının merkeze alındığı Yeşim Ustaoğlu’nun Pandora’nın Kutusu (2008) ve Tolga Karaçelik’in Kelebekler (2018) filmlerinde kırılgan geçmişe yolculuk temel oluşturmaktadır. Aynı zamanda bu filmlerde kent/taşra, bugün/geçmiş, yeni/eski, modern/geleneksel gibi karşıtlıkların anlatısal yapıda ortaklaştıkları görülmektedir. Ayrıca günümüz karmaşık dünyasında değişen/dönüşen toplum gibi aile yapısı, aile üyelerinin üzerinde önemli çatışmalar yaratmaktadır. Bu açıdan bireylerin hafıza üzerinden aidiyet sorgulamaları da daha bir önem kazanmaktadır. Filmlerde parçalanmış ailelerin bireylerinin hafıza mekânları olarak üç mekân öne çıkmaktadır: Bireylerin şimdi yaşadıkları mekân, geçmişte yaşanılan mekân “ev” ve şimdi ile geçmişin ilk karşılaşma mekânı olan “araba”. Her iki filmde de dağılmış, birbirinden kopmuş aile bireylerinin bu yolculuklarda bir araya gelme, geçmişle yüzleşme süreçleri bugün ile geçmiş arasında kurulan köprü gibi yolculuklar üzerinden sağlanmaktadır. Söz konusu filmlerde yolculukla başlayan süreç, ailenin hafıza mekânı olan evlerde geçmişle hesaplaşmayla devam eder. Sonuç anlamında her iki filmin sonunda, aile bireylerinin birbirleriyle hesaplaşmalarından, başladıkları yolculukların devam ettiğinden, ulaşılmak istenen geçmişe ulaşılamasa da geçmişe temas etmelerinden söz edilebilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mayıs 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |