In his Oration on the Dignity of Man, published in 1496, humanist Giovanni Pico della Mirandola deciphered the enigma of modern subjectivity when he heralded that Man is infinitely free to be whatever he chooses to be. Indeed, to be modern, at first, is to be liberated as an individual, which means dreaming to produce a bold subjectivity by demanding independence from all external powers. Zygmunt Bauman also addresses that during the Renaissance, the image of the “chameleon-man” has been stressed to an excruciating extent basically to state the first invention of modernity, the idea of a subject who has gains the freedom to live in one’s own chosen form of existence. However, if the process of its historical evolution is examined, it becomes clear that modern subjectivity carries a paradox in itself. On the one hand, the individual will only be able to create himself by breaking away from all ties with a radical demand for freedom; but, on the other hand, in so doing, same individual will also inevitably lose his material (social) and spiritual (metaphysical) principle and values that add meaning to his existence. The modern Man, who is free to be a self-made individual, suffers from a confusion as to what this means and cannot build a healthy subjectivity contrary to expectations. In this context, Woody Allen’s film Zelig (1983) presents a well-caricaturised reflection of this crisis. Leonard Zelig, who gave his name to the film, appears as a satire of the modern ambivalence as a figure who begins to resemble others both physically and psychologically when he stays with them for more than a few minutes. Moreover, the ambivalence is not limited to the content but also spreads to the narrative of the film. Since Allen's work is a mockumentary, it has a “nomadic” form that blurs the boundaries between reality and fiction. Our study, which aims to subject the film to a philosophical examination on the basis of the ambivalence of modern subjectivity, will deconstruct the work and make inferences about the modern/contemporary individual.
Hümanist Giovanni Pico della Mirandola, 1496 tarihli İnsanın Değeri Üzerine Söylev adlı eserinde, insanın ne isterse o olmak konusunda sınırsızca özgür olduğunu müjdelerken modern öznelliğin parolasını da vermektedir. Modern olmak, evvela birey olarak özgürleşmek; tüm dış yetkelerden bağımsızlık talep etmek konusunda cesur bir öznelliği düşlemek anlamına gelir. Zygmunt Bauman da Rönesans boyunca “bukalemun-insan” imgesinin bıkkınlık verici ölçüde vurgulandığını söylerken, modernliğin ilk icadının istediği varoluş biçiminde yaşamını sürdürme hürriyeti kazanmış bir özne fikri olduğunu ifade etmektedir. Ancak, zaman içindeki serüveni incelendiğinde, modern öznelliğin bir paradoks taşıdığı görülür: Birey, radikal bir özgürlük talebiyle tüm bağlarından koparak kendi kendini yaratacak, fakat aynı birey, tam da bu özgürleşme sürecinde, varlığına anlam katan maddi (sosyal) ve manevi (metafizik) ölçüleri yitirecektir. Birey olmak konusunda hür olan modern insan, bunun ne anlama geldiği hususunda bir kafa karışıklığından mustarip olduğundan, öngörüldüğünün aksine, sağlıklı bir öznellik inşa edememektedir. Bu bağlamda, Woody Allen’ın 1983 tarihli Zelig filmi bahsedilen krizin oldukça iyi biçimde karikatürize edilmiş bir yansımasını izleyicisine sunmaktadır. Filme adını veren Leonard Zelig, kimin yanında birkaç dakikadan fazla kalsa fiziksel ve ruhsal anlamda ona benzemeye başlayan bir figür; modernliğin müphemliğine dair bir hiciv olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik müphemlik içerikle sınırlı kalmayarak filmin anlatısına da sirayet etmiştir. Allen’ın eseri bir “mockumentary” olması dolayısıyla gerçek ve kurgu arasındaki sınırları da bulanıklaştıran “göçebe” bir biçeme sahiptir. Filmi, modern öznelliğin müphemliği konusu temelinde felsefi bir incelemeye tabi tutmayı amaçlayan çalışmamız eseri yapısöküme uğratarak modern/çağdaş insana dair çıkarımlar yapacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mayıs 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Özel Sayı (2) Mayıs 2020 |