İnsan yaşantısının temeli insan ihtiyaçlarına dayanmaktadır. İnsanların sonsuz ihtiyaç, istek ve arzuları çevre üzerinde yıkıcı ve yıpratıcı etkilere neden olabilmektedir. Bu ilişkide insan “doğanın hâkimi”, doğa ise “kaynak” rolündedir. Çevreci yaklaşımlar ve sürdürülebilirlik kavramının temelini de bu görüş oluşturmaktadır. İnsan, merkezi oluşturur. Derin ekoloji, insan merkezli bu yaklaşımın yanlış olduğunu biyo-merkezci yaklaşımın doğru olduğunu savunmaktadır. Doğanın bir “kaynak” olmadığı, ekosistemde yaşayan bütün canlıların kendi özlerinde sahip oldukları değer nedeniyle önemli olduklarını öne sürer. Bu bakış açısında tek tek türlerin değil, ekosistemin sürekliliği önemlidir. İster” kaynak” olarak ele alınsın ister biyo-merkez olarak, her iki bakış açısının çıkış noktası doğanın zarar gördüğü gerçeğidir. Doğanın zarar görmesi sadece insanların değil tüm yaşamın zarar görmesi anlamına gelmektedir. Bu zararın durdurulması ise insanların çevrelerine verdikleri zararın farkına varmalarıyla mümkündür. Farkındalık sürecinde görsel verilerin önemli bir yeri vardır. Bu nedenle sinema sanatı görsel algıyla çevresel farkındalığın oluşturulmasında önemli bir araç olarak kullanılabilir. Konu kapsamında Avatar: The Way of Water filmi derin ekoloji kapsamında incelenmiştir. Filmin klasik anlatı yapısı, Todorov’un anlatı dizilimi ile açıklanarak derin ekoloji kavramı ile ilişkilendirilmiştir.
The basis of human life is based on human needs. The endless needs, desires and desires of people can cause destructive and corrosive effects on the environment. In this relationship, human is the "ruler of nature" and nature is the "source". This view forms the basis of environmental approaches and the concept of sustainability. Man forms the centre. Deep ecology argues that this human-centered approach is wrong and that the biocentric approach is correct. He argues that nature is not a "resource" and that all living things in an ecosystem are important because of their intrinsic value. In this perspective, the continuity of the ecosystem, not the individual species, is important. The starting point of both perspectives is the fact that nature is damaged, whether it is considered as a "source" or as a bio-center. Damage to nature means damage not only to people but also to all life. Stopping this damage is possible when people become aware of the damage they cause to their environment. Visual data has an important place in the awareness process. For this reason, the art of cinema can be used as an important tool in creating environmental awareness through visual perception. Within the scope of the subject, the movie Avatar: The Way of Water has been examined within the scope of deep ecology. The classic narrative structure of the movie is explained by Todorov's narrative sequence and associated with the concept of deep ecology.
cinema deep ekoloji human-environment interaction avatar ecology
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sinema (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 27 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 17 |