Descartes’tir. Yazar, kartezyen felsefenin yeni bir felsefe oluşturduğunu ve antik çağın sonunu getirdiğini belirtir. Descartes’in cogito kavramını ele alarak ince- leyen yazar, Kartezyenciliği Aziz Augustinus’un öncelediğini, “Cogito ergo sum” şeklindeki ünlü cümlede “var olan” olarak olumlanan ya da olumlanabilenin, yal- nızca düşünce olduğunu ve bundan dolayı, cogitoyu “kendini düşünen düşünce” olarak tanımlar. Descartes’te olduğu gibi cogitodan sonra bunun bir sonucu olan Tanrı’nın ontolojik ve kozmolojik kanıtlamasını verir. Bunun bilgiden varlığa ge- çiş olduğunu belirtir. Hatta Descartes, dinsiz birinin bilgi sahibi olamayacağını söyler. Yazar, Descartes’in genelde evreni özelde ise dünyadaki oluşumları açıkla- dığı mekanik modele değinerek bitirir. Devamında Spinoza’yı ele alır ve Spinoza’yı Kartezyen felsefenin mensuplarından biri olarak değerlendirilmesine karşın onu “anti-kartezyenlerin en kartezyeni” olarak niteler (s. 76). Yazar, Descartes’in her şeyi Tanrı ile dünya, ruh ile beden, düşünce ile uzam, anlık ile istenç şeklinde ayırmışken Spinoza’nın farklı olarak her şeyi birleştirmeye çalıştığını belirtir. Ya- zar Spinoza’nın başlangıçta Kartezyen Felsefenin İlkeleri’nde Kartezyen düşünceye
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2013 |
Gönderilme Tarihi | 2 Nisan 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 4 Sayı: 7 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.