Arap
toplumunda gelenek halini alan, Allah dışında kutsal addettikleri varlıklar
üzerine yemin uygulaması risâletin ilk dönemlerine kadar süregelmiştir. Hz.
Peygamber (s.a.s.), bunun tevhid inancını zedeleyici bir uygulama olduğunu pek
çok hadiste ortaya koyarak ümmetini bu tür uygulamalardan sakındırmıştır. Bu
hadisler, klasik dönemde yazılan hadis kitaplarında Kitâbu’l-Eymân ve’n-Nüzûr
başlıkları altında toplanmıştır. İslam âlimleri, bu tür yeminlerin hukuki
geçerliliğinin olmadığı hususunda ittifak ederken, bunun dini hükmü konusunda
ise farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bazısı, literal okumadan hareketle
bunu şirk olarak değerlendirirken, bazısı niyetin esas olduğunu ileri sürerek
bu tür yeminlerin şirk, harâm veya mekrûh olarak değerlendirilebileceğini
savunmuşlardır.
Osmanlının
son dönemi ile cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşamış ve şark medreselerinde
yetişmiş olan Şeyh Mahmûd ez-Zokaydî, yaşadığı dönemde de varlığını sürdüren benzer
uygulamaya karşı mücadele etmiş, bunun tevhid inancını zedeleyebileceğini
belirterek bu hususta “Risaletün fi’l-Eymân” adlı eserini kaleme almıştır. Eserinde
konuyla ilgili hadislere yer veren Zokaydî, bu hususta İslam âlimlerinin
görüşlerine de yer vererek bir mukayese imkânını sağlamış, ayrıca kendi
tercihini de ortaya koymayı ihmal etmemiştir.
Tahkik çalışmamızın konusunu oluşturan bu
risâlede, müellifin orijinal nüshasını esas aldık. Ayrıca müellifin
torunlarından Molla Subgatullâh tarafından istinsâh edilen ikinci nüshadan da
yararlandık. Bu çalışmamızda genel/standart esaslar açısından İSAM tahkik
esasları benimsedik.
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 27 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 7 Sayı: 15 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.