Din ve beden arasındaki ilişkiye yönelik çalışmalar, yakın geçmişe kadar ihmal edilmiştir. Tarihsel süreçte dinlerin bedene yönelik teolojik argümanları ve kontrol çabaları, bedenin gizemli ve kutsal bir bütünlük olarak dokunulmaz addedilmesini beraberinde getirmiştir. Bu kutsal beden imgesi, anatomik çalışmaların yapılmasını engelleyerek tıbbın gelişimini sekteye uğratmıştır. Ancak 14. yüzyılda Batı’da sistematik olarak yapılmaya başlanan ve Rönesans’la birlikte yaygınlaşan otopsi ve diseksiyonlar sayesinde bu tabu yıkılmıştır. Bu durum, bir yandan bedenin yapısı ile ilgili anlatılagelen dinî söylemlerin bilimsel açıdan yanlışlığını ortaya koyarken diğer yandan seküler bir beden algısının yayılmasına zemin hazırlamıştır. Kutsallığından koparılan beden, tıbbın müdahale alanına intikal ederken zihniyet kalıplarının da sekülerleşmesini hızlandırmıştır. İlk olarak Batı’da yaşanan bu dönüşüm, zamanla tıbbın yakaladığı başarıların göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşmasıyla birlikte, geç de olsa, diğer toplumlara da sirayet etmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2018 |
Gönderilme Tarihi | 16 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 9 Sayı: 20 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.