The phenomenon of secularisation has long been a subject of considerable interest among sociologists of religion. This process is intricately linked with modernization, which represents a fundamental dynamic driving societal change and reshaping various social institutions. According to some sociologists, religion, once a central institution, has begun to lose its influence and prominence as societies modernize. Numerous scholars, particularly sociologists have articulated this observation. Western sociologists have approached the study of secularisation through different paradigms, including “the old secularisation paradigm,” “the new secularisation paradigm,” and “the alternative (eclectic) secularisation paradigm,” the latter of which often focuses on non-Western contexts. For instance, Bryan Ronald Wilson (1926-2004), a prominent representative of the classical paradigm, has authored several influential works on new religious movements, such as Sects and Society: Magic and the Millennium (1973) and The Social Dimensions of Sectarianism (1990). From a different perspective, Rodney Stark (1934-2022), a key figure in the new paradigm, has contributed extensively to the discourse on religion and secularisation through publications such as The Triumph of Faith (2015), A Theory of Religion (1987), The Future of Religion (1985), and various articles including “Secularization, R.I.P.” (1987) and “Must All Religions Be Supernatural?” (2015). Our study aims to examine, evaluate, and compare the perspectives of Bryan Wilson and Rodney Stark on secularisation using qualitative analysis and literature review methodologies. For the sake of comparison, we will focus on Stark's and Wilson's views on secularization and religion. In addition, the study aims to illuminate the evolution of secularization paradigms over time and show that although secularization is associated with modernity, it is perceived differently within the new paradigm. Furthermore, focusing on the perspectives of these two sociologists, we will analyze what role new religious movements and pluralistic understandings play in this context. On the other hand, Wilson argues that subjective religiosity remains high in Europe, suggesting that secularisation has significantly impacted traditional religious groups and contributed to the formation of new cults. Specifically, we will examine Wilson’s assertion that, in modern society, churches have become a“post office,” visited only as needed, and that the rise of new religious movements reflects the diminished importance of religion in society. For Wilson, these movements are considered a secularized form of religion. According to Stark, secularisation has notably impacted traditional, low-intensity religious groups, it has not precluded the emergence of fervent cults and sects. Stark argues that although the influence of traditional religious institutions has diminished due to secularization, religious practices persist. We will explore Stark's views on religion and secularisation, including the evidence for secularisation and the proliferation of new religious movements in the modern world. In the final analysis, this paper claims that despite the decline in the influence of traditional religious institutions due to secularisation, religious practices have persisted in different forms or structures.
Sociology of Religion Secularisation Theories Rodney Stark Bryan Wilson Modernity.
Sekülerleşme olgusu uzun zamandır din sosyologları arasında önemli bir ilgiye mazhar olmuştur. Bu süreç, toplumsal değişimi yönlendiren ve çeşitli toplumsal kurumları yeniden şekillendiren temel bir dinamiği temsil eden modernleşme ile iç içedir. Bazı sosyologlara göre, bir zamanlar merkezi bir kurum olan din, toplumlar modernleştikçe etkisini ve önemini kaybetmeye başlamıştır. Başta sosyologlar olmak üzere çok sayıda akademisyen bu gözlemi dile getirmiştir. Batılı sosyologlar sekülerleşme çalışmalarına “eski sekülerleşme paradigması”, “yeni sekülerleşme paradigması” ve “alternatif (eklektik) sekülerleşme paradigması” gibi farklı paradigmalarla yaklaşmışlardır; bunlardan sonuncusu genellikle Batı dışı bağlamlara odaklanmaktadır. Meselâ klasik paradigmanın önde gelen temsilcilerinden Bryan Ronald Wilson (1926-2004), yeni dinî hareketler üzerine Sects and Society (Mezhepler ve Toplum), Magic and the Millennium (1973) ve The Social Dimensions of Sectarianism (1990) gibi birçok etkili eser kaleme almıştır: Buna karşılık, yeni paradigmanın kilit isimlerinden Rodney Stark (1934-2022), The Triumph of Faith (2015), A Theory of Religion (1987), The Future of Religion (1985) gibi kitapları ve “Secularization, R.I.P.” (1987) ve “Must All Religions Be Supernatural?” (2015) gibi çeşitli makaleler vasıtasıyla din ve sekülerleşme söylemine ciddi katkılarda bulunmuştur. Çalışmamız, Bryan Wilson ve Rodney Stark'ın sekülerleşme konusundaki bakış açılarını nitel analiz ve literatür taraması yöntemlerini kullanarak incelemeyi, değerlendirmeyi ve mukayese etmeyi amaçlamaktadır. Bu mukayeseyi yapabilmek için Stark'la Wilson’ın sekülerleşme ve din konusundaki görüşlerine odaklanacağız. Bunun yanı sıra sekülerleşme paradigmalarının zaman içindeki evrimini aydınlatmak ve sekülerleşmenin modernite ile ilişkilendirilmesine rağmen yeni paradigma içinde farklı algılandığını göstermekte çalışmanın amaçları arasındadır. Ayrıca, bu iki sosyoloğun bakış açılarına odaklanarak, yeni dini hareketlerin ve çoğulcu anlayışların bu bağlamda nasıl bir rol oynadığını analiz edeceğiz. Wilson, Avrupa'da öznel dindarlığın hâlâ yüksek olduğunu savunarak sekülerleşmenin geleneksel dinî grupları önemli ölçüde etkilediğini ve yeni kültlerin oluşumuna katkıda bulunduğunu öne sürmektedir. Bu bağlamda, Wilson'ın modern toplumda kiliselerin sadece ihtiyaç duyulduğunda ziyaret edilen bir “posthane” haline geldiği ve yeni dini hareketlerin yükselişinin dinin toplumdaki öneminin azaldığını yansıttığı iddiasını inceleyeceğiz. Zira Wilson'a göre bu hareketler dinin sekülerleşmiş bir biçimi olarak değerlendirilmektedir. Buna karşılık Stark'ın görüşü, sekülerleşmenin geleneksel, düşük yoğunluklu dinî grupları önemli ölçüde etkilemiş olsa da, ateşli tarikat ve mezheplerin ortaya çıkmasını engellemediğini vurgulamaktadır. Stark, sekülerleşme nedeniyle geleneksel dini kurumların etkisinin azalmasına rağmen, dini uygulamaların devam ettiğini savunmaktadır. Stark'ın din ve sekülerleşme hakkındaki görüşlerini, sekülerleşmenin delilleri ve modern dünyada yeni dinî hareketlerin çoğalması da dâhil olmak üzere inceleyeceğiz. Sonuç olarak bu makale, sekülerleşme sebebiyle geleneksel dinî kurumların etkisi azalmış olsa da dinî uygulamaların hiçbir zaman ortadan kalkmadığını, farklı biçim ve yapılar altında devam ettiğini iddia etmektedir.
Din Sosyolojisi Sekülerleşme Teorileri Rodney Stark Bryan Wilson Modernite.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Din Sosyolojisi |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 6 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 35 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.