Homo economicus, supported by technology, has rapidly transformed the world into a global village, but unfortunately not every citizen of the world has been able to become an equal citizen of this village. In this process, the share of the world's richest 20 per cent in world income has increased from 70 per cent to 80 per cent. Global companies richer than states and 8 people in the world have become the owners of 50% of the world's income. According to the FAO statistics, 828 million people go to bed hungry and 1.3 billion people go to bed poor every night. However, the source of the problem is not the increasing population and insufficient resources, but the disproportionate distribution. As a matter of fact, according to a scientific study conducted in 1974, with the technology and production levels of that day, the current world has the potential to feed 40-50 billion people. In addition, globalisation, developing technology, parallel to this, the development of communication and transportation, the narrowing or compression of space, the disappearance of country borders, the uniformity of the world, the excessive and rapid consumption of world resources, the pollution of space, in other words, environmental problems have emerged. Against this madness, only the concept called "saving", that is, the accumulation of our resources in the investment piggy bank of the future, appears to be the most rational option.
Teknolojinin desteğini alan homo economicus dünyayı hızla küresel köye dönüştürmüş ancak dünyada her vatandaş maalesef bu köyün eşit yurttaşı olamamıştır. Bu süreçte dünyanın en zengin %20’lik kesiminin dünya gelirindeki payı %70’ten %80’e yükselmiştir. Devletlerden daha zengin küresel şirketler oluşmuş, Dünya üzerindeki 8 kişi dünya gelirlerinin %50’sine sahip olur hale gelmiştir. FAO’ya göre Dünya genelinde her gece 828 milyon aç 1,3 milyar kişi yoksul yatmaktadır. Açlık ve yoksulluğun faturası aşırı nüfus artışına kesilmeye çalışıldı. Oysa sorunun kaynağı artan nüfus ve yetersiz kaynaklar değil orantısız dağılımdan başka bir şey değildir. Nitekim 1974 yılında yapılmış bir bilimsel çalışmaya göre o günkü teknoloji ve üretim düzeylerine ile mevcut dünya 40-50 milyar insanı beslemeye yetecek bir potansiyele sahiptir. Ayrıca küreselleşme ayrıca; gelişen teknoloji, bununla paralel, iletişim ve ulaşımın gelişmesi, mekânın daralması veya sıkışması, ülke sınırlarının ortadan kalkması, dünyanın aynılaşması, dünya kaynaklarının aşırı ve hızlı tüketilmesi, mekânın kirlenmesi yani çevre sorunlarını beraberinde getirdi. Bu çılgınlığa karşı sadece “tasarruf” denen kavram yani geleceğin yatırım kumbarasında kaynaklarımızın biriktirilmesini önermek en akılcı seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Beşeri Coğrafya (Diğer) |
Bölüm | SOSYAL VE BEŞERİ BİLİMLER |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Kasım 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 11 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 8 Sayı: 3 |