Temel bir kavram olan kaygıyı muhtelif yönleri ile ele almak
mümkün olmakla birlikte, günümüzde teknolojik dünyanın yarattığı bağlamından
soyutlayarak açıklamak bugün için çok mümkün görünmemektedir. Teknolojinin
getirdiği aletler bağlamında insanın yaşadığı teknoloji topumu, bir tür kaygı
toplumudur ve bu kaygı, yine teknolojinin yarattığı “birikme ve çokluk”tan
beslenir. Böyle bir dünya, teknoloji ile kuşatılmış ve tüketimin adeta bir
ideoloji olarak dayatıldığı dünyada “neyi neden seçmeliyim” sorusuyla karşı
karşıya kalan insanın en temel yaşama durumu olmuştur. Teknolojini kaygıyı
yaratmasına aşağıdaki gerekçeler sunulabilir:
a. Teknolojinin nesneleri uzun
süreli kullanıma uygun değildir.
b. Nesne, karşılamayı vaat ettiği
fonksiyondan daha farklı ve fazla bir şeydir.
c. Tüketici nesnenin cazibesine
kapılır.
d. Tüketim nesneleri yaşamı
kolaylaştırırken güçleştiren bir mantığa sahiptir.
e. Aynı fonksiyonlara sahip
nesnelerin çokturlar.
f. Nesneye ulaşım süreci, yani
alışverişin kendisi bir ritüel haline gelmiştir.
g. Teknolojik nesnelerinin çokluğu,
gerçeklik algımızı deforme eder.
Buna karşılık, teknolojinin
yarattığı kaygıyı yaşamdan fazla bir şey haline getirmemek bir teknolojik
bilinç ile mümkün olabilir. Teknolojik bilinç ise şu öğelerden meydana gelir:
Kendini bilmek, ihtiyaç, sosyo-ekonomik analiz, teknoloji okur-yazarlığı,
tüketim ahlakı ve tercih.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 5 |
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)'da yayınlanan makaleler Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. SKAD bilginin paylaşımı için Açık Erişim Politikasına uymaktadır.