Kentlerimiz aşırı nüfus yığılmaları, sosyo-ekonomik şartlar, sosyal bilinçsizlik ve arz-talep eğilimleri gibi birçok nedene bağlı olarak 1950’li yıllardan itibaren bir çöküş süreci içine girmiştir. Bugün ülkemizde daha şiddetli hissedilen bu çöküş tüm dünyada etkisini göstermektedir. Sağlıksız, plansız ve aşırı kentleşmenin yanında doğal afetler gibi çevre şartları da kentlerimizi tehdit etmektedir. Kentlerin çeşitli faktörler sonucu tehdit altına girmesi, ilgili çevreleri çözüm arayışlarına zorlamıştır. Kentsel dönüşüm kavramı bu zorlamaların bir sonucu ve sorunların bir çözümü olarak ortaya çıkmıştır. Kentsel dönüşüm; değişime uğrayan bir bölgenin ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koşullarına kalıcı çözümler getirmeye çalışma ya da kentsel sorunların çözümünü sağlamaya yönelik eylemler olarak tanımlanmaktadır. Esasen, kentsel dönüşümü, mekânsal boyutu ile değil; sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yansımaları ile de dikkate almak gerekecektir. Türkiye'de kentsel dönüşümde ön plana çıkarılan konu daha ziyade gecekondu alanlarının dönüşümüdür. 1990 sonrasından günümüze kentsel dönüşümde kullanılan en yaygın müdahale biçimi, kentsel yenileşme ya da kentsel canlandırma olmuştur. Bu dönemde çok aktörlü ve çok sektörlü işbirliklerine dayalı kentsel dönüşüm süreçlerinin gerekliliği çeşitli şekillerde ifade edilmiştir. Ancak uygulamada farklı aktörler, özellikle özel sektör göz ardı edilmiştir. Yerel yönetimler, kentsel dönüşümü yeterince sahiplenememektedir. İlgili mevzuat da bu konuda yerel yönetimlerin yükümlülüklerini doğrudan ve kapsamlı bir şekilde tanımlamamaktadır. Dolayısıyla kentsel dönüşümde aktörler arası eşgüdüm ve katılımı sağlayacak örgütlenme ve organizasyon modelleri üretilememektedir. Ancak Batı’da durum farklıdır. Örneğin İngiltere’de kentsel dönüşümde özel sektör gerek danışmanlıkta gerek uygulamada ön plana çıkarılmıştır. Yine kentsel dönüşümde özel sektör kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve farklı toplumsal kesimlerle ortaklıkların kurulmasına öncülük eden, finansal kaynak sağlayan kuruluşlar mevcuttur. Bu anlamda ülkemizde de kentsel dönüşüm problemlerine cevap verebilecek özel sektör yapılanması teşvik edilmelidir. Çünkü kentsel dönüşüm politikalarında; rekabetçi, işbirlikçi, girişimci yönetim anlayışıyla hareket eden özel sektöre ihtiyaç duyulmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 4 Sayı: 2 |