Ölüm, insanlık tarihi boyunca hep gündemde kalmış, insanın korktuğu ve saygı duyduğu bir olgudur. Her canlının mutlaka bir gün karşılaşacağı dramatik sahnelerden biri olan bu hadise karşısında insan, başından beri tekpisiz kalmamış, ölüm hakkında olumlu veya olumsuz tavır takınmış, bazı sorular sormuş ve bunlara cevap aramıştır. Şâirler de ölüm gerçeğini şiirlerinde çeşitli yönleriyle ele alarak, mersiye, ağıt ya da tazarru şeklinde duygularını ifade etmişler, ölümle ilgili müstakil manzume yazmayan şâirler de bu konuyla ilgili düşüncelerini şiirlerinde değişik vesilelere dile getirmişlerdir. Şiirlerini incelediğimiz Fidâyî’nin de Dîvânı’nda doğrudan ölüm hakkında yazılmış şiir bulunmamakla birlikte, şiirlerinin genelinde ölüme geniş yer verildiği görülmektedir
Death has always been a tangible phonemen for the human beeing, it is both feared and admired. The human kind, who is likely to meet as one of the dramatic scenes of life, responded actively death. Asked some questions about it and sought anwers for his questions. As for the poets, they dealt with the death extensively in their poems in such poetic forms as “mersiye, ağıt and tazarru”. Those poets who did not write down particular poems about death, touched the same topic in their other poems. The death has occupied an important place in the poems of Fidâyî, altough he did not write any poems on death
Diğer ID | JA75CV43HM |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2005 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 6 Sayı: 9 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.