Kur’ân’da gaybe iman övülmekte ve teşvik edilmektedir. Kader inancı da gaybî olan bir konudur. Gaybî olan bir konuyu burada bilmemiz mümkün olmadığı için Hz. Peygamber (s.a.v) hayatta iken bu konuyu tartışmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Hz. Peygamber’in ashabı ve takipçileri de (Selef) bu meseleyi tartışmamaya özen göstermişlerdir. Ancak daha sonraki dönemlerde yabancı din ve kültürlerin etkisiyle bu konu Müslümanlar arasında da tartışılmaya başlanmış, Kelâm âlimleri bu konuda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Başta Mevdûdî olmak üzere diğer Yeni Selefiyeciler (günümüz Selefiyecileri) ise kader konusunda umumi manada Selef metodunu benimsemişler ve genelde onlar gibi teslimiyetçi bir tavır takınmışlardır. Mevdûdî, kader konusunda görüş beyan edenleri cebirci (insan iradesini yok sayanlar) ve Kaderiyye/kaderci (insan iradesini ve kaderi kabul edenler) diye ikiye ayırmaktadır. O, kader konusunda görüş belirten fizikçi, metafizikçi, ahlâkçı ve ilahiyatçıların (Kelâmcıların) bu husustaki görüşlerini yetersiz bularak eleştirir ve doğru kader inancının bunların anlayışından uzak olduğunu belirtir. Onun, kader konusunda genelde teslimiyetçi bir tutum sergilemekle birlikte, bu konuyla ilintili olan “kulların fiilleri” meselesinde tartışmaya girdiğini görmekteyiz. Mevdûdî’nin, kulların fiilleri konusunu işlerken, insanın özgür iradesini kabul ettiği, ancak kulun her istediğini yapamaması nedeniyle bu hususta kısmen cebir anlayışı içerisinde olduğu müşahede edilmektedir. Ayrıca o, insanın işlediği hayır fiillerinde “Allah ve insan”ın etkili olduğunu söylerken, şer fiillerinin meydana gelmesinde Allah ve insana ilaveten üçüncü bir etken olarak “şeytan”ı eklemektedir. Mevdûdî, doğru kader inancının hem kişiye hem de topluma çok büyük yararlarının olacağını anlatarak bu inancın önemine vurgu yapmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Mevdûdî örneği üzerinden günümüz Selefiyecilerinin kader konusuna bakış açılarını incelemek ve bu konudaki görüşlerini ortaya koymaktır. Çalışma sürecinde nitel yöntem tekniğine uygun olarak hareket edilmiştir. Bu çalışmada Mevdûdî’nin ve zaman zaman makale hacminin müsaade ettiği çerçevede Yeni Selefiyecilerin kader konusundaki görüşlerini anlatan bir yöntem takip edildi. “Mevdûdî’nin Neo-Selefist Kader Anlayışı” olan bu makalede meseleyi işlerken önce Selef ve Selefiyye ayrımına temas edildi. Ardından Selef/Selefiyye ve Kelâmcıların kader konusundaki görüşlerine yer verildi. Sonuç olarak Yeni Selefiyecilerle Mevdudi’nin kader konusundaki görüşlerinin örtüştüğü tespit edildi.
Belief in the unseen is praised and encouraged in the Qur'an. Belief in fate (qadar) is also a matter of the unseen. Since we cannot know about an unseen subject here, the Prophet (p.b.u.h.) forbade discussing it when he was alive. For this reason His Companions and the later generation (salaf) avoided discussing this issue. However, in later periods, this issue became a discussion among Muslims with the influence of different religions and cultures, and theologians made various explanations of this issue. On the other hand, especially Mawdūdī and other Neo Salafis (today's Salafis) have mostly adopted the traditional Salaf method about destiny, showing a submissive attitude like them. Mawdūdī divides those who express their views on destiny as pre-determinists (those who ignore human will) and fatalists (those who accept human will and destiny). He finds the views of physicists, metaphysicians, moralists, and theologians on destiny as incomprehensive and states that the belief in true destiny is far from their understanding. Although he generally displays a submissive attitude about destiny, he enters into discussions about "human acts" related to this issue. It should be noted that while dealing with human acts, Mawdūdī does not deny human free will. On the other hand, he leans towards the pre-determinist account, arguing that men cannot do whatever they want. In addition, he argues that "Allah and man" are effective in the acts of good that man does and adds "the devil" as a third factor in addition to God and man in terms of evil acts. Mawdūdī emphasizes the importance of this belief by explaining that the true belief in destiny will greatly benefit both the individual and society. In this article, "Mawdūdī's neo-Salafist understanding of Destiny," we first touched upon the distinction between Salaf and Salafiyya. Then, we discussed the views of Salaf/Salafiyya and theologians on destiny. Afterward, we followed a method that describes the views of Neo Salafis on this subject within the framework allowed by Mawdūdī and the volume of articles. The purpose of this study is to examine the perspectives of today's Salafists on the subject of fate through the example of Mawdudi and to reveal their views on this issue. During the study process, the qualitative method technique was acted in accordance with. A method was followed that explained the views of Mawdudi and the New Salafists on this issue within the framework of the volume of articles allowed from time to time. In this article, which is “Mawdudi's Neo-Salafist Understanding of Fate", the distinction between Salaf and Salafiyya was first touched upon while processing the issue. Then, the Salaf /Salafiyya and the Kalamists' views on fate were included. As a result, it was found that the views of the New Seleifists and Mevdudi on fate coincided.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dini Araştırmalar (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |