On dokuzuncu yüzyılın sonuyla başlayan ve yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar
devam eden iki büyük dünya savaşının yaşandığı dönemde birçok alana ait kökten düşünsel
bir kırılma yaşanmış ve bu sancılı sürecin sonunda modern paradigma bambaşka bir
anlam ve varlık anlayışına dönüşmüştür. Postmodern çağla rasyonel akıl ve ampirik gerçeklik
gibi modernitenin üst anlatıları (meta narrative) yerini her şeyin kararsızlaştığı ve
akışkanlaştığı modern sonrası döneme bırakmıştır. Herhangi bir merkezden ve zeminden
yoksun bu dönemde görsel sanatlarda da farklı bir estetik algılayış doğmuştur. Fotoğrafın
temel ethosu olan tanıklık ilkesi giderek farklı manipülasyon tekniklerine ilgi gösterirken
fotoğrafın orada olma ve şahit olma ilkeleri zayıflamıştır. Fotoğraf sübjektif bir biçimde
sanatçının kendi içine yöneldiği ve kavramsal düzeyde anlam arayışı mecrası olmaktadır.
Metinlerarası ve heterojen ontolojik arayışlar kadim ve modern mitosların parodik dille
yeniden üretilmesi durumunu ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda çalışmada postmodern sanatın
başat niteliklerinden yeniden üretim süreci Annie Leibovitz’in çalışmaları odağında
incelenmektedir. Yeniden üretim süreci kimilerine göre orijinalite yokluğuyken diğerleri
için sanatın günümüz tinini yansıtmaktadır. Annie Leibovitz’in eserleri çağdaş sanat dünyasının
manzarasını çizmekte ve antik dünya bilgeliği ile modern mitolojiyi kavramsal
tartışma düzeyine yükseltmektedir. Ayrıca çalışmada Leibovitz’in fotoğraflarının mitoloji
göndermeleri üzerinden postmodern dönemde sanatın metinlerarasılık boyutları incelenmektedir.
Makalede göstergebilimsel yöntemle fotoğraflar analiz edilmektedir. Mitik ve
tarihsel alt metinlere bakılmakta ve geçmişin şimdi içerisinde üretilmesinde bozma (distortion)
ve çarpıtma tavırları postmodern sanat düşüncesi çerçevesinde incelenmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 64 |