Edebi eseri anlamak, anlamlandırmak, yorumlamak veya tahlil etmek öncelikle söz konusu eserin malzemesini tanımak ve bu malzemenin mahiyetini gerektiği gibi bilmekle mümkündür. Edebiyatta ve özellikle de şiir alanında kullanılan dil, alışılagelmiş ve anlama noktasında herkesin üzerinde hemfikir olduğu “dil”den (langue) farklılık arz eder. Bu edebi dil, muhataplarının her birinin üzerinde çok sayıda birbirinden değişik anlam ve algı çeşitliliğine fırsat veren ve bu anlamda daha değişken yapıdaki “söz”e (parole) yakın bir durum arz eder. Şiir dilinin inşasında büyük önem arz eden sembol ve imge gibi kavramlar günlük dil içerisinde kullanılan sözcüklerin, sıradan kullanım alanından çıkarak içerisinde bulundukları bağlam içerisinde farklı anlam kazanmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Klâsik Türk şiirinde kullanılan dil malzemesi gelenek içerisinde yetişen şairlerin önceden belirlenmiş sembol ve mazmunları kullanmalarını bir dereceye kadar zorunlu tutmaktadır. Bu yönüyle klâsik Türk şiiri, dilin şaire sunduğu imkânlar noktasında muhafazakâr bir yapı arz etmektedir. Ancak her dönemde öne çıkmayı başarabilmiş usta şairler söz konusu dil malzemesini kendi bireysel tercihleriyle geliştirip zenginleştirmişlerdir. Bu çalışmada, klâsik Türk şiiri bağlamında ele alınan “dil” ve “söz” kavramlarının şiir dilindeki yerleri tespit edilmeye çalışılmış ve böylelikle şiir dilini günlük dilden farklı kılan sembol, imge, mecaz ve teşbih gibi mefhumların dile ait bu iki ayrı alana katılma süreçlerinin örneklerle tahlil edilmesine gayret edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Şubat 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 65 |