Toplumsal ilişkiler açısından yalnızlık, kişinin, yalıtılmış bir alandaki varlığına işaret etmekle birlikte, söz konusu varlığın, problemli bir hale dönüşmesini de ifade edebilmektedir. İnsanın sosyalleşme ihtiyacı duyan bir yaradılışa sahip olması, bu durumun sebebi olarak kabul edilebilir. Yalnızlaşmaya başlayan bir insanın, maddi varlığı devam etse de manevi olarak varlığı zamanla son bulmaya başlayabilecektir. İntihar, depresyon vb. ruhsal problemler bu tür durumlarda yaşananlara örnek verilebilir. Öte yandan, yalnızlığın da her zaman bir probleme dönüşeceği düşünülmemelidir, çünkü yalnızlık toplum tarafından dışlanmak biçiminde olabileceği gibi bilinçli bir tercih olarak da yaşanabilmektedir. Bu bakımdan, yalnızlık kavramının imgesel karşılıkları zihinde çok çeşitli biçimlerde belirebilir. Jane Eyre, Andreas Tangen, Holden Caulfield gibi karakterler, edebiyat bağlamında yalnızlığın çeşitli imgesel karşılıklarına örnektirler. Bunun yanı sıra, fotoğraf sanatının sahip olduğu dil yetisi aracılığıyla, bir tek fotoğrafla veya seri fotoğraflarla öyküler anlatıldığı ve böylelikle fotoğrafik imgenin inşa edildiği de bilinmektedir. Yalnızlık kavramının, fotoğrafik açıdan ele alınması doğrudan veya kurgusal fotoğraf türleriyle gerçekleşebilmektedir. Yaklaşım ve tezahür biçimi fark etmeksizin, yalnızlık kavramının kültürle doğrudan bir ilişki kurduğu ve bu sayede sanatın konusu olabildiği unutulmamalıdır. Göstergebilim yönteminin kullanıldığı bu çalışmada, Orhan Alptürk’ün 40 Öykü isimli fotoğraf serisinde yer alan yalnızlıkla ilişkili fotoğrafik imgelerin, kültürel kuramda yer alan çeşitli kavramlarla temas halinde olduğu sonucuna ulaşılmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 19 Ekim 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 2 Sayı: 3 |