Adana Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde kapaksız bir lahit teknesi yer alır.
Prokonnesos mermerinden yapılmış eser 1972 yılında Misis (Mopsuestia), Geçitli
Beldesi (Havraniye)’nde bulunarak müsadere yoluyla müzeye kazandırılmıştır.
Lahit teknesinin süsleme programı dış konturları belirlenmiş ancak
tamamlanmamış unsurlar içerir. Eserin arka uzun yüzü ve yan yüzleri
girlandlıdır, arka yüzün merkezindeki girland üzerinde tabula ansata vardır. Bu
özellikleriyle lahit teknesi yarı işlenmiş girlandlı lahitler grubu içinde
değerlendirilir.
Prokonnesos mermerinden üretilen bu gruptaki lahitlerin büyük bir bölümü
daha çok Kilikia ve diğer mermer yatakları olmayan bölgelere ihraç edilmiştir. Prokonnesos’da yarı
işlenmiş lahit üretiminin 1. yüzyıl sonları ile 3. yüzyıl ilk yarısına kadar ki
sürede gerçekleştiği kabul edilir. 2. yüzyıl sonlarına tarihlendirilen, yarı
işlenmiş girlandlı Misis lahdi, ön yüzündeki süsleme programı ve Hıristiyan
inancına ait ifadelere sahip Grekçe harflerden oluşan monogram ve akronimleriyle
Bizans Dönemi’nde ikinci defa kullanılmıştır.
İkinci kullanımında tabula ansatalı ön yüz arka, arka yüz ise ön yüz olarak
belirlenerek tıraşlanmıştır. Tıraşlanan ve dört yönde çerçeve içine alınan yeni ön yüzde
kabartma ve kazıma teknikleri kullanılarak yuvarlak formlu geçmelerle birbirine
bağlanan üç madalyon yapılmıştır. Madalyonların
içinde ise kaide üzerinde birer Zambak haç yer almıştır.
Gökyüzü ve cennette yetişen zambak İsanın, Meryemin ve Kilisenin
sembolüdür. Stilize
zambak motifi ise Hıristiyan inancında formu nedeniyle Baba-Oğul-Kutsal Ruh’tan
oluşan Teslis inancının sembolü olarak kabul edilir.
Yunan haçının bir çeşitlemesi olan Zambak haç, haç
kollarının stilize zambak şeklinde sonuçlanmasıdır. Özellikle hanedan
armalarında kullanılır. Zambak haç
ilk defa 1156 yılında şövalyelerin sembolü olmuş ve kullanıldığı şövalye
grubunun adıyla anılmıştır.
Misis lahdinin ön yüzünün merkezindeki madalyonun sağ ve solundaki geçmelerin
üzerinde “İsa Zafer’dir” anlamında IC XC NI KA harflerinden oluşan
monograma yer verilmiştir. Soldaki
madalyonun içindeki haçın yatay kollarının üst ve altında dört defa tekrarlanan X harfi “İsa Hıristiyanlara
lütfediyor” anlamında kullanılmıştır. Sağdaki madalyonun içindeki haçın yatay kollarının
üst ve altındaki ΦΧ ΦΠ harflerinden oluşan akronim “Işık İsa herkesi aydınlatıyor”
anlamındadır.
İlk kullanımı 2. yüzyıl sonlarına
ait Adana Arkeoloji Müzesi’ndeki Misis lahdi, bezeme programıyla 11. yüzyılda
görülen ve Orta Bizans Dönemi’ne özgü kabul edilen ilmiklerle birbirine
bağlanan iç içe iki ya da ortadaki diğerlerine kıyasla daha geniş üç şeritli
madalyonlardan
oluşan motif grubunun, yuvarlak formlu
geçmelerle birbirine bağlanan tek şeritli madalyonlardan oluşan bir
çeşitlemesidir. Misis lahdinin benzeri bezeme kompozisyonuna sahip lahitler
Yunanistan’da Serres, Selanik, Redina, Arta, Elassona ve Beroia’da, Kiev’de,
İstanbul, Kariye Camii’nde (Chora Manastırı), Bilecik, Sarmaşık Köyü’nde
görülür.
Kilikia’nın iki eyalete
ayrıldığı 408 yılında yazılan Notitia Dignitatum’daki düzene göre Diocese
Oriens’in altındaki eyaletlerden Kilikia B (II)’nin metropolisi Anazarbos’a
bağlı piskoposluklardan biri olan Misis, 10. yüzyıl ortalarından itibaren otosefal bir
metropolis, 1099-1259 yılları arasında ise Latin başpiskoposluktur.
Adana Arkeoloji Müzesi’ndeki Misis’ten (Mopsuestia) getirilen iki lahit
kapağındaki yazıtlarda 1052 ve 1053 tarihleri yer alır. Bu yazıtlar tarihsel
süreç göze alındığında Bizansın bölgede tekrar hâkimiyetinin (reconquista) söz
konusu olduğu döneme, kent özelinde ise Nikephoros Phokas’ın Misis’i ele
geçirdiği 965 ile Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın kenti aldığı 1085 yılları
arasını işaret etmektedir.
2. yüzyıl sonlarına tarihlendirilen Misis
lahdinin ikinci kullanımındaki ön yüzünde yer alan motif grubu, çeşitlemeleriyle
Orta Bizans Dönemi’nde Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu sınırları içindeki
bölgelerde ve genelde Ortodoks dünyasında görülmekle birlikte Zambak haç motifi
daha çok aynı dönem Batı Hıristiyanlığı‘nda özellikle armalarda kullanılmıştır.
Misis lahdi, benzer süsleme programına sahip
lahitler ve bulunduğu bölgenin tarihçesine bakılarak 11. yüzyıl ikinci yarısı
ile 12. yüzyıl başlarında Batı Hiristiyan sanatı hakkında bilgisi olan
bir yerli usta ya da bölgeye farklı nedenlerle gelen Batılı bir usta tarafından yapılmış olmalıdır.
Misis lahdi ikinci
kullanımına ait tarihiyle Anadolu’daki Orta Bizans Dönemi lahitleri arasında hem Doğu hem de Batı
Hıristiyanlığının motif ve süsleme programını birlikte yansıtan önemli bir eser
olarak Doğu Roma/Bizans Sanatı’ndaki yerini almaktadır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 42 |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi