This study firstly examines the possibility of “fictionalized real-life” issues. Secondly the study focuses on the issues of the relativity of the concept of truth and words and how they come to be more important than the concepts they reflect. Finally the study discusses answers to questions about whether the author of the true-life story found in novels is perceived by all in the same way, how "the spirit works" or is life-inspired, and how people try to imitate but eventually establish an independent fiction embodied in "simulation". To clarify these issues, the views of the literature, researchers, theorists and philosophers are considered. The method poposed by Jean Baudrillard, "Simulation Theory" is utilized.
Bu makalede evvela gerçek hayatın romanlaştırılmasının mümkün olup olmadığı konusu tartışılacaktır. “Gerçek” kavramının göreceliği ve sözcüklerin, yansıttıkları kavramlardan daha önemli hale nasıl geldikleri hususu üzerinde durulacaktır. Nihayetinde, yazarların gerçek hayat hikâyeleri üzerine kurulan romanların, herkesçe aynı şekilde algılanan bir ruha sahip yapıtlar mı; yoksa yaşamdan esinlenen, onu taklit etmeye çalışan ama neticede bağımsız bir kurgu olarak vücut bulan birer simülasyon mu oldukları sorularına cevap aranacaktır. Bu konulara açıklık getirilirken edebiyat araştırmacıları, kuramcılar ve felsefecilerin görüşlerinin yanı sıra Jean Baudrillard’ın ortaya attığı “Simülasyon Kuramı”ndan faydalanılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Ocak 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 32 |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi