Uluslararası hukuk kuralları devletlerin iradeleri ile oluşur, ancak bu irade her zaman açıkça belirtilmeyebilir. Devletlerin belli bir duruma sessiz kalmaları zımni irade beyanı olarak yorumlanabilir. Dolayısıyla sessizlik de bazen açık irade beyanı gibi hukuki sonuçlar doğurabilir. Bu husus ulusal hukukta belli alanlarda düzenlenmiştir, ancak uluslararası hukukta sessizliğin koşulları ve sonuçlarına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla somut olaydaki özelliklerine göre sessizliğe anlam yüklenmektedir. Bunu özelikle uluslararası yargı kararlarında görmekteyiz. Makalede sessizliğin doğurduğu hukuki sonuçlar bakımından kabullenme, estoppel, zamanaşımı ile kazanım ve zımni andlaşma kavramları incelenmiştir. Sessizlik her somut olayda farklı anlama gelebilir, bazen sessiz kalan devlete hak doğururken bazen yükümlülük yükleyebilir. Ayrıca sessiz kalma bir hakkın kullanımından vazgeçme anlamına gelebilir. Bu yüzden sessiz kalmanın nedenleri ve kim tarafından ne amaçla sessiz kalındığının önemi de bulunmaktadır. Uluslararası örf ve adet hukuku kurallarının oluşumu ve bunlarla bağlanma durumunda da sessizliğin sonuçları bulunmaktadır. Son başlıkta özellikle evrensel, bölgesel ve özel örf ve adet hukuk kurallarında sessizliğin anlamı tartışılmış, aralarındaki farklar ortaya koyulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası Kamu Hukuku |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 6 Eylül 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 18 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 8 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 5 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |