Disiplin hukuku, çalışılan kurumda düzenin tesis edilmesi, hizmetlerin verimli, etkili ve etkin şekilde yürütülmesi, düzeni bozan her türlü eylem ile mücadele edilmesi amacı üzerine inşa edilmiştir. Bu saikle kimi eylemler yasaklanmış ve yine bozulan düzenin yeniden tesisi amacıyla, bahsi geçen bu eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde bu kimselere yönelik çeşitli müeyyideler öngörülmüştür. Bu müeyyideler ise ancak usulüne uygun bir soruşturmanın neticesinde söz konusu olabilecektir.
Disiplin soruşturmasında, disiplin suçuna konu olan eylemin ispat faaliyeti için delillere başvurulmaktadır. Kimi hallerde soruşturma sürecinde delillerin, ceza yargılaması neticesinde toplanması, tesadüfi olması veya hukuka aykırı şekilde elde edilmesi gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir. İşte bu halde, verilen disiplin cezasının bahsedilen delillere dayandırılmasının hukukiliği tartışma konusu olacaktır. Bu çalışmada, maddi hakikatin tespiti için yeterli ve kesin delil olması gerekliliği ve aksi durumda ise suçsuzluk karinesinin ihlal edileceği anlayışıyla, Danıştay kararları ışığında disiplin suçlarında şüpheden sanık yararlanır ilkesinin uygulamadaki yansımaları incelenmiştir.
Disiplin Suçu ve Cezası Suçsuzluk Karinesi Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ceza Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Muhakemeleri Usulü |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 31 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 21 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 32 Sayı: 4 |