Birçok suç için başlıca motivasyon kaynağıparadır. Çünkü bireyler, hatta ülkeler bile sahip olduklarıekonomik güce göre itibar görmektedirler. Soğuk savaşsonrasıoluşan barışçıl atmosferin de etkisiyle oluşan küreselleşme ve finansal liberalizasyon rüzgarı, ülkeler için askeri veya nüfusa dayalıgücün yerine ekonomik gücün ön plana çıkmasına yol açmıştır. Diğer bir ifadeyle, modern çağda para, güç için tek kriter haline gelmiştir. Paranın getirdiği güç, insan hayatının her kademesine sirayet etmiştir. Karaparanın aklanmasıülkelerin hukuki düzenlerine karşıbüyük bir tehlike unsuru olmakla birlikte hükümetlerin, finansal kuruluşların ve ekonomik hayatın bütünlüğü, güvenirliliği ve istikrarınıtehdit etmektedir. Hızla yaşanan küreselleşme süreci, finansal sektörde benimsenen liberal politikalar ve yüksek teknoloji ürünü telekomünikasyon araçlarının da etkisiyle hızla yaygınlaşan karaparanın aklanmasısuçu, günümüzde bütün dünya ülkelerini her zamankinden daha fazla tehdit etmektedir. Sınıraşan organize suç örgütleri başta uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı, silah kaçakçılığıve tarihi eser kaçakçılığıolmak üzere iştigal ettikleri yasa dışıfaaliyetler üzerinden çok büyük karlar elde etmektedirler. Karaparanın aklanmasısuçu ile ilgili yürütülen soruşturmaların zorluğu ve karmaşıklığısadece gelişmekte olan ülkeler için değil, modern ve gelişmişülkeler için de son derece zor bir süreç olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye ise, karaparanın aklanmasına karşıyürütülen mücadeleyi zorlaştıran ve bu yönüyle ülkemizi diğer ülkelerden ayıran ekstra engellerle mücadele etmek zorundadır. Bu makalede ana hatlarıyla Türkiye’de kara paranın aklanmasıprobleminin ortaya çıkışve gelişim süreçleri ile ülkemizin karaparanın aklanmasıile mücadelede gerek ulusal, gerekse de uluslararasıalanda ortaya koyduğu girişimlerin incelenmesi hedeflenmektedir. Türkiye’de Karaparanın AklanmasıSuçunun Tarihi Gelişimi Yolsuzluk ve karaparanın aklanmasıgibi kavramlar yaklaşık son yirmi yıldır ülke gündeminde ciddi yer işgal etmeye başlamıştır. Ancak, Türkiye’de karaparanın aklanmasısuçunun sistematik bir şekilde işlenmeye başlanması1960’lıyıllara dayanmaktadır. Bu yıllarda karaparanın en büyük kaynağınıuyuşturucu kaçakçılığıoluştururken, 1990’lıyıllara geldiğimizde bu durum değişmeye başlamışve vergi kaçakçılığıen büyük karapara kaynağıhaline gelmiştir. 2000’li yılların ortalarında Türkiye ekonomisinin yaklaşık yarısının kayıt dışıolduğu tahmin edilmektedir. Vergi kaçakçılığıve uyuşturucu kaçakçılığıharicinde Türkiye’de kara paranın kaynağınıoluşturan başlıca suç türleri insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığıve silah kaçakçılığıolarak ifade edilmektedir. Türkiye’de Karapara ile Mücadelede UluslararasıGirişimler Son yirmi yıl içerisinde Türkiye, karapara ile mücadele alanında yürütülen hemen hemen bütün uluslararasıgirişimler içerisinde aktif bir şekilde yer almıştır. Bu girişimlerin sonucu olarak ülkemiz şu an sınıraşan suçlarla mücadelede çok taraflıişbirliğini öngören birçok uluslararasıanlaşmaya taraf olmuştur. Özellikle karapara ile mücadele alanında Türkiye 1991 yılından itibaren Mali Eylem Görev Gücü’nün FATF üyesidir. Bu üyelik sürecinde Türkiye finansal sektörde hayata geçirdiği düzenlemelerle FATF tavsiye kararlarının büyük çoğunluğunu yerine getirmiştir. Türkiye ayrıca 1998 yılından itibaren karapara ile mücadelede önemli bir küresel aktör olan Egmont Grubu’nun üyesidir. Türkiye’de Karapara ile Mücadelede Yasal Mevzuatın Gelişimi Karaparanın aklanmasısuçu, Türkiye’de ilk defa 1996 yılında yürürlüğe giren “4208 SayılıKaraparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun” ile bağımsız bir suç türü olarak tanınmıştır. Bu manada söz konusu kanun, Türkiye’nin karapara ile mücadelesinde önemli bir köşe taşıolarak kabul edilmektedir. 4208 SayılıKanun’un Türkiye’de karapara ile mücadeleye sağladığıen büyük katkıMali SuçlarıAraştırma Kurulu’nun MASAK kurulmasıolmuştur. Ülkemizin Mali İstihbarat Birimi FIU olarak görev yapan MASAK, karapara ile mücadele alanında veri toplama, analiz ve değerlendirme, denetim, inceleme, koordinasyon ve politika belirleme ve mevzuat geliştirme fonksiyonlarınıicra etmektedir. 4208 SayılıKanun her ne kadar Türkiye’nin karapara ile mücadelesine büyük katkıyapmışolsa da zamanla kanunun birçok açıdan eksikliklerinin bulunduğu ve mücadelede yetersiz kaldığıgörülmüştür. Bu doğrultuda daha etkin bir mücadele için yeni bir kanun arayışlarıhız kazanmıştır. 2006 yılının Ekim ayında yürürlüğe giren “5549 SayılıSuç Gelirlerinin AklanmasıHakkında Kanun” ile 4208 SayılıKanun’da yer alan eksikliklerin giderilmesi ve karaparanın aklanmasısuçuna karşıdaha etkin bir mücadelenin yürütülmesi hedeflenmiştir. Bu kanun ile 4208 SayılıKanun’un kontrollü teslimat hükümleri hariç bütün hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Kanunda ayrıca MASAK’ın görev ve yetkileri yeniden tanımlanmıştır. 5549 SayılıKanun uluslararasıçevrelerde takdirle karşılanmışve Avrupa Birliği Türkiye ilerleme raporlarında genişyer bulmuştur. Türkiye’nin Karapara ile MücadelesiniOlumsuz Yönde Etkileyen Faktörler Türkiye’de karaparanın önemli bir bölümünü uyuşturucu kaçakçılığından elde edilen suç gelirleri oluşturmaktadır. Bu doğrultuda Türkiye’de karaparaya karşıetkin bir mücadelenin yürütülebilmesi için uyuşturucu kaçakçılığının önüne geçilmesi gerekmektedir. Ancak, Asya ve Avrupa kıtalarıarasında bir köprü pozisyonunda bulunan ülkemizin coğrafi konumu, sınıraşan organize suç gruplarıiçin son derece elverişli bir zemin oluşturmaktadır. Afganistan’da üretilen eroinin en büyük tüketici pazar konumunda olan Avrupa ülkelerine yapılan kaçakçılığında Türkiye, önemli bir transit ülke konumundadır ve bu kaçakçılıktan olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Benzer durum göçmen kaçakçılığıve insan ticareti için de geçerlidir. Türkiye’de karaparanın diğer bir büyük kaynağınıda vergi kaçakçılığıoluşturmaktadır. Hatta 1990’lıyıllardan sonra vergi kaçakçılığından elde edilen yasa dışıgelirlerin uyuşturucu kaçakçılığından elde edilen suç gelirlerinin çok üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. 2000’li yılların başlarında ekonomisinin yaklaşık yarısının kayıt dışıolduğu tahmin edilen Türkiye, söz konusu kayıt dışıekonomiyi kayıt altına almak için son yıllarda büyük çaba sarf etmektedir. Kayıt dışılığın bu kadar büyük olduğu bir ekonomide vergi kaçakçılığıile mücadele oldukça zorlaşmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’de karaparaya karşıetkin bir mücadele yürütülmesinde vergi kaçakçılığının önlenmesi büyük önem taşımaktadır. Sadece Türkiye için değil, dünya genelinde karapara ile mücadeleyi zorlaştıran en büyük faktörlerden birisi kıyıbankacılığı offshore banking sistemidir. Genellikle vergi cenneti ülkeler tax-heaven countries olarak adlandırılan ülkelerde faaliyet gösteren offshore bankalarınormal bankaların tabi olduğu birçok zorunluluktan muaf tutulmaktadırlar. Bu bankaların en büyük çekiciliği, işlemlerini büyük bir gizlilik içerisinde yürütmesidir. Bu sistem karapara aklayan suç gruplarıiçin büyük fırsatlar sunmaktadır. Sınıraşan suç örgütlerinin yasa dışıfaaliyetlerinden elde ettikleri büyük gelirleri saklamak amacıyla son yıllarda artan bir şekilde offshore merkezlerini kullanılmaya başlamaları, yürütülen karapara soruşturmalarınıoldukça zorlaştırmıştır. Offshore merkezlerinin uluslararasımüşterilerine kendilerine ait finansal bilgilerin gizliliğini garanti ederek ülkelerinde yürütülen soruşturmalara karşıkoruma sağladığıbilinmektedir. Sonuç Karapara soruşturmalarında yaşanan en büyük engel, bir suç ile yasal görünümlü bir ekonomik aktivitenin iç içe geçmişolmasıdır. Bu nedenle, karapara ile mücadelede yüzde yüz başarının sağlanamayacağıartık kabul edilmektedir. Karaparanın aklanmasısadece az gelişmişya da gelişmekte olan ülkelerin değil, gelişmişülkelerin de büyük bir sorunudur. Türkiye ise, diğer birçok ülkeden farklıolarak, karapara ile mücadelesinde bir takım olumsuz faktörlerin üstesinden gelmek zorundadır. Bütün zorluklara rağmen güçlü ve istikrarlıbir ekonomik büyüme için Türkiye karapara ile mücadelesini kararlılıkla sürdürmelidir.
For the majority of crimes, the primary motive is money, as individuals and even states are differentially treated depending upon their economic power. Coupled with the peaceful atmosphere of the post-Cold War era, financial liberalization and globalization of countries has resulted in economic power replacing military and demographic power. In other words, money has become the unique criteria of power in the modern age. The power of money has penetrated every aspect of human life. Thus, within the crime world, it can be argued that money laundering is the pre-eminent crime. Money laundering poses a serious challenge to the maintenance of law and order within countries, and it threatens the integrity, reliability, and stability of governments, financial institutions, and economic life. Fueled by the development of high-tech telecommunications and financial liberalization and globalization, the entire world now faces the threat of money laundering more than ever. Transnational criminal organizations make huge profits by engaging various illicit activities, mainly narcotics trafficking, the most far-reaching and profitable one, and trafficking in person, arms trafficking, trafficking in environmental products, and smuggling of art and antiquities. The difficulty and complexity of money laundering investigations is challenging not only for developing countries but also for modern and industrialized countries. As for Turkey, It has to face a number of extra impediments distinguishing it from other countries and making its fight against money laundering more difficult. This paper aims to elucidate and explain Turkey’s money laundering problem and focus on the efforts Turkey invested both at the national and international level to curb money laundering in Turkey
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 28 |