ÖzetLykaonia ve Isauria arasındaki sınır bölgesi, Konya Ovası ile Torosları birbirine bağlayan yollar üzerinde bulunmaktadır. Söz konusu sınır bölgesi, konumu nedeniyle jeopolitik açıdan büyük bir öneme sahiptir. Bölgenin Antik Çağda hem siyasal açıdan hem de sosyo-ekonomik ve kültürel bakımdan her iki bölge arasında bir bağlantı sağladığı anlaşılmaktadır. Bölgede yapılan araştırmalar sonucunda tespit edilen yazıtlardan burada çok çeşitli meslek dallarının olduğu bilinmektedir. Bu mesleklerden özellikle farklı lejyonlarda görev yapmış askerler ile veteranlara ait olanlar oldukça fazladır. Bu da bölgenin askeri açıdan önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca bölgede mezar taşlarının üzerinde yer alan üzüm salkımı, asma dalı, bağ bıçağı falx vinitoria , çapa dolabra ve hayvancılığın göstergesi olan iğ ve kirmen gibi tasvirler, burada çiftçiliğin toplum için önemini kanıtlamaktadır. Ayrıca bölge için önemli bir şahsiyet olan Bidanalı Konon dini çalışmalarının yanı sıra Isaurialı haydutları topluma kazandırabilmek için onları tarımsal faaliyetlere yönlendirmiştir. Yine tarım ve hayvancılığa işaret eden malikânelerin varlığı bölgede bulunan yazıtlar sayesinde belgelenmiştir. Bütün bu arkeolojik ve epigrafik veriler, Lykaonia-Isauria sınırını oluşturan bu alanın siyasal ve askeri açıdan öneminin yanı sıra, tarım ve hayvancılık bakımından da önemli bir potansiyele sahip olduğunu açıkça kanıtlamaktadır.Bu çalışmada Antik kaynakların aktardıkları bilgiler ve bölgede tespit edilen yazıtlar ile arkeolojik veriler ışığında Lykaonia-Isauria bölgelerinin sınırını oluşturan coğrafyanın antik çağdaki siyasal, askeri, sosyo-ekonomik ve kültürel durumu ele alınmıştır.
The border region between Lycaonia and Isauria is located on the roads connecting the Konya Plain and the Taurus. Due to its location, the border region is of great importance in terms of geopolitics. It is understood that the region provided a connection between the two regions both politically and socio-economic and culturally. It is known that there are a lot of professions from the inscriptions found as a result of the researches carried out in the region. Of these professions, the soldiers and veterans who served in different legions have a lot more. This shows that the region has an important place in military terms. In addition, the grapes on the tomb stones in the region, grapevine branches, vineyard knife falx vinitoria , anchors dolabra and animal husbandry, such as spindles and dirt, depictions, here proves the importance of farming for the community. In fact, due to the presence of cereals obtained from agricultural activities, the region is particularly important in the 4th century AD. has become a clear target of the rebels in the events that occurred around. In addition, these descriptions give detailed information about the socio-cultural structure in the region. As a matter of fact, Greek and Latin names are found in the inscriptions besides the names of the native people. This indicates the existence of a cosmopolitan society. In addition to his religious studies, Conon of Bidana, who is an important figure for the region, directed them to agricultural activities in order to bring Isaurian thugs to society. The existence of the estates pointing to agriculture and animal husbandry is also documented by the inscriptions found in the region. All this archaeological and epigraphic evidence clearly demonstrates that this area, which forms the boundary of Lycaonia-Isauria, has an important potential in terms of its political and military importance, as well as in terms of agriculture and livestock. In addition, the abundance of the above mentioned inscriptions shows that the literate population in the region constitutes an important part of the society. In this study, in the light of the information given by ancient sources and the inscriptions and archaeological data found in the region, the political, military, socio-economic and cultural situation of the geography that formed the border of the LycaoniaIsauria Regions in ancient times were discussed
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 42 |