Devlet ve toplum olarak her devirde sanata ve edebiyata önem veren Osmanlı; işçiliği, estetiği ve ifade çeşitliliğiyle kendisine hayran bıraktıran nice eserin sahibi ve hamisidir. Sözün devlet, millet, din ve diyanet için önemli bir araç olduğunu kavrayan Osmanlı yöneticileri, bu öneme atfen, söz işçileri ve işleyicileri olan şairlere ve ediplere özel fırsat ve imkânlar vermişlerdir. Ayrıcalıklarının farkında olan şair ve mütefekkirler de, padişahlara ve devlet adamlarına çeşitli vesilelerle manzumeler sunarak maddi gelir, imtiyaz ve itibar kazanmak şansını değerlendirmişlerdir. Padişahların yakın çevrelerinde bulunma lütfuna erişen sanatkârlar böylelikle kaleme aldıkları edebî eserlerin ebedîliğini elde etmenin yanı sıra; devletin ve devlet adamlarının varlığına varlık, zarafet ve ihtişam katmışlardır. Devlet adamlarına “takdim-i sühan etme geleneği”nin bir vasıtası olan ve rakamları harflerle ifade etmek manasına gelen “ebced” aracılığıyla önemli kabul edilen olaylara “tarih düşürme”, şiirin tarihsel bir boyutu, şairliğin sosyal bir yönü olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı saraylarında şiire ve şaire verilen önemin bir yansıması olarak şairlerin divanlarında dönemin padişahlarına ve devlet adamlarına kasideler yazıldığı ve çeşitli olaylara tarihler düşürüldüğü görülmektedir.XIX. yüzyıl klasik Türk edebiyatının meşhur kadın şairlerinden Şeref Hanım, sade ve güçlü nazım tekniğiyle divan şiiri sahasında müstesna bir yere sahiptir. Dinî, tasavvufi, tarihî ve edebî bir eğitim aldığının güçlü delilleriyle dolu olan divanında Şeref Hanım, bilhassa yazdığı tarih manzumeleriyle güncel ve içtimai pek çok bilgiyi eserine kaydetmiştir. -Kuvvetle muhtemel- evlenmediği düşünülen Şeref Hanım’ın hayatının belli bir döneminde geçimini sağlamak için devlet büyüklerine muhtelif manzumeler yazdığı Divan’ında sabittir. Düşüncelerini açık ve şairane bir biçimde ifade edebilen Şeref Hanım’ın Osmanlı Devleti’nin padişah ve yöneticilerini konu ettiği manzumeleri, edebiyatın tarihle münasebeti bakımından dikkate değerdir. Bu bağlamda çalışmamızda; başta Sultan Abdülmecîd ile Sadrazam Ali Paşa olmak üzere pek çok devlet adamının ismine ve Encümen-i Dâniş’in de zikrine tesadüf ettiğimiz Şeref Hanım Dîvânı’nda, şairin, padişah ve devlet ricaline dair kaleme aldığı ifadeler ve manzumeler incelenmiş, edebiyat ve tarih ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Şeref Hanım Sultan Abdülmecîd Sadrazam Ali Paşa Encümen-i Dâniş
The Ottoman Empire attaches importance to art and literature in every period as state and society; a work of art, aesthetics and expression of the great work that leaves a fascination with the owner and guardian. The Ottoman administrators who understood that it was an important tool for the state, nation, religion and religion gave special opportunities and opportunities to the poets and editors who had this preaching, word workers and processors. Poets and thinkers who are aware of their privileges have also evaluated their chances of gaining material income, privilege and reputation by presenting various items to the sultans and statesmen. The craftsmen who have access to the grace of the sultan's surroundings have thus added presence, elegance and splendor to the eternity of the literary works they have received and the existence of the state and statesmen. Seref Hanim is one of the sofa-poets who have taken the subject of poetry of the sultans and state administrators of their periods and ages. Seref Hanim, one of the famous female poets of 19th century classical Turkish literature, has a special place on the divan poetry scene with simple and powerful verse technique. Seref Hanim, on the divan that is full of strong proofs of religious, mystical, historical and literary education, has recorded many pieces of contemporary and contemporary information with his historical poems especially written. It is believed that she is married in a certain period of life, and she is constantly on the desk where she writes various elements to the elders of the state. The poems that Seref Hanim, who can express his thoughts in an open and poetic way, deal with the sultan and the rulers of the Ottoman State are remarkable in terms of the history and sociology of literature. In this context; sad, sultan, and statesmen in the name of Seref Hanim Dîvânı, which was coincident with the names of many statesmen, especially Sultan Abdülmecîd and Sadrazam Ali Pasha, and the relations and relations between them were evaluated from the literary and historical aspects
Seref Hanim Sultan Abdülmecîd Sadrazam Ali Pasha Encümen-i Danis
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 42 |