Hristiyanlık içerisinde IV. yüzyıldan itibaren, Hz. İsa’nın tanrısallığı ile alakalı birçok tartışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmaların ortaya çıkmasını sağlayan en önemli grup Ariusçular’dır. Arius, kendi kilisesinin piskoposu Alexander teslis inancını izah ederken, bunun yanlışlığını ifade etmiş, Hz. İsa’nın tanrı ile aynı özden olmadığını vurgulamıştır. Bundan sonra Hristiyanlıkta Hz. İsa’nın tanrı olduğunu iddia edenler ve Hz. İsa’nın tanrı ile aynı özden olmadığını savunanlar olmak üzere iki farklı grup ortaya çıkmıştır. Bütün bu tartışmaların bir neticeye ulaşmasını isteyen İmparator Constantinus, taht konusunda yaşanan sorunları çözümleyip, tahtın tek hâkimi haline geldikten sonra 325 senesinde İznik Konsili’ni toplamıştır. Bu konsilde, Arius’un fikirleri mahkum edilmiş, Arius ve taraftarları da heretik ilan edilerek, aforoz edilmişlerdir. Ancak bütün bu engellemelere rağmen, Arius’un teslis ile alakalı fikirleri, kendisinden sonra da yüzyıllar boyunca ciddi manada taraftar bulmuştur. XIV. asrın sonlarından itibaren, özellikle Üniteryen gruplar tarafından Hz. İsa’nın tanrı olmadığıyla alakalı, dolayısıyla da teslis inancını reddeden birçok ciddi çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada Bizans Devleti içerisinde yaşanan Ariusçuluk tartışmalarının Hristiyanlığın daha sonraki sürecinde ne kadar etkili olduğu izah edilmeye çalışılacaktır.
Christianity is founded on the basis of the belief in the trinity. In this belief Jesus is the father, the son, and the holy spirit, and all these concepts characterize God. However, this divinity of Jesus has been debated since the fifth century. The most important group that led to these debates was the Arius. Arius, the bishop of his own church, Alexander explained his belief in the trinity, expressed the error of this, Hz. He emphasized that Jesus was not of the same essence as God. Alexander tried to change Arius' ideas, but he didn't succeed. The ideas of Arius, that is, the divinity of Jesus, have begun to be discussed throughout Rome. Constantine I tried to solve the religious problems after solving the problems in the country after he succeeded to the throne, first he followed a peaceful path and tried to mediate between the two sides, but he did not succeed. Then, in July-June of 325, the Council of Iznik convened. This council was gathered in the imperial palace. In the Council, the Aryanists tried to explain their own ideas. Those who prefer to negotiate the problems between them could not reach a result. In this council, Arius' ideas were condemned, and Arius and his followers were declared heretic and excommunicated. In order for a thought to be destroyed, it must be based on a very good basis. However, the Council of Nicaea Decisions adopted to destroy Arius' ideas lacked this basis. Arius was also a great logician. In such a situation, it was impossible for Arius' ideas to spread or develop further. Arius died suddenly in 336. However, his ideas continued to spread rapidly. Emperor Constantinus II. supported Arius 'ideas in spite of these obstacles. Despite these obstacles, Arius' ideas about the trinity have found serious supporters for centuries after him. XIV. century, especially by the Unitarian groups Hz. There have been many serious studies about Jesus' being not a god, and therefore rejecting the belief in the trinity. In this study, it will be tried to explain how effective the discussions of Arius in the Byzantine State in the later period of Christianity
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 42 |