Dünya genelinde son yıllarda ortaya çıkan sosyal ve teknolojik gelişmeler, turizmi hem daha kolay satın alınabilir hem de daha kolay erişilebilir hale getirmiştir. Turizm böylece insanların gündelik çevresinde mevcut olmayan hoş vakit geçirilebilecekleri, verimli bir eğlenme–dinlenme faaliyeti alternatifine ve aynı zamanda hem fiziki hem de entelektüel kişiliklerini keşfettikleri bir gelişim formuna dönüşmüştür. Bu dönüşüm geleneksel doğa turizmi, deniz, kum ve plaj turizminden gastronomi, inanç, eğitim ve folklor gibi kültürel cazibe boyutlarına yönelerek kültürel miras turizmi kapsamında dünya turizm endüstrisinin en hızlı gelişen pazarı halini almıştır. Kültürel miras turizminin bileşenleri oldukça geniş bir yelpaze oluştururken, önemli bir bileşeni de arkeolojik kültür varlıklarıdır. Bu varlıklar, eskinin kültür mirasına dönük doğru ve tarafsız bir kanıt belge oluşturmaktadırlar. Geçmişin kültür mirası somut buluntuları, o kültürün sosyal mozaiğini, geleneklerini, sanat anlayışını, inançlarını, tabularını, sevinçlerini, kederlerini ve dolayısıyla o kültürün çeşitliliğini ve karakterini yansıtır. Arkeologlar elde edilen bu belgelerin güzelliği ya da ne kadar ekonomik değeri olduğu ile değil, o varlıkları üreten kültür ile ilgilenirler ve böylece bu mirası bilimsel yöntemlerle çalışarak yukarıda bahsi geçen boyutlarda insanlığın ortak kültürüne yönelik ilgi ve bilgi üretirler. Kültürel miras turizminin önemli bir bileşeni olan arkeolojik kültür varlığı turizmi arkeoturizm hem dünyada hem de Türkiye’de bilimsel temelde yeni çalışılan bir alt disiplindir. Özellikle Anadolu Asia Minor arkeolojik kültür varlıkları açısından oldukça zengin bir coğrafyadır. Bu varlıklar Türkiye’nin dünya kültür mirası turizmi endüstrisinden daha yüksek bir pay alabilmesinde yüksek önemde değer taşımaktadır. Ancak mevcut durumda bu zenginlikler, potansiyeline oranla oldukça düşük seviyelerde değer üretmekte ve ülke ekonomisine yeterince katkı yapamamaktadır. Görülmektedir ki, Türkiye’de arkeolojik kültür varlıkları son zamanlara kadar süregeldiği şekliyle sadece turizm profesyonellerine bırakılamayacak kadar önemli bir turizm destinasyon kaynağı iken sadece arkeologlara da bırakılamayacak değerde bir hazinedir. Arkeolojik çalışmaların sonunda bir turizm ürünü ortaya çıkmasına rağmen, yapılan arkeolojik çalışmaların ayrıca bir arkeoturizm planlaması içermediği açıktır. Arkeologların turizmin dinamiklerinden uzak olduğu, turizmcilerin de arkeoloji gibi özellikli bir alana hakim olmadıkları beklenen bir sonuçtur. Bu bakımdan, her iki meslek alanının da tüm ilgili aktörlerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir arkeoturizm planlamasını oluşturacak multidisiplinli bir çalışma ekibinin parçası olması bir zorunluluktur. Arkeologların böylesi bir topluluk içinde sağlayacağı katkıların kapsamı ve içeriği üzerine yapılan çalışmalar son derece önemlidir.
Arkeoloji Turizm Arkeoturizm Turizm Planlaması Kültür Turizmi
Archaeological heritage tourism archaeotourism , an important component of cultural heritage tourism, is a totally new subdiscipline scientifically studied in the world and in Turkey. Anatolia Asia Minor is a very rich geography especially in terms of archaeological cultural assets. These assets are off great importance for Turkey to receive higher share from world cultural heritage tourism industry. However, in the current situation, these assets constitute very low levels of share compared to their potential and do not contribute enough to its national economy. It is obvious that, while archaeological cultural assets in Turkey as they have been held until recently comprise too important a source of tourism destination to be left to only tourism professionals, they are a treasure too valuable to be left to only archaeologists as well. Despite the fact that a tourism product emerges at the end of archaeological studies, it is clear that the archaeological studies have been carried out without an archaeotourism planning. It is an expected result that archaeologists are far from the dynamics of tourism and that tourism professionals do not master a special area such as archeological heritage assets. In this regard, it is imperative that both professionals be part of a multidisciplinary team to devise an archaeotourism planning that can meet all the needs of all the actors involved. Studies on the scope and contents of contributions archaeologists can make in such a community are extremely important. The social and technological developments emerged in recent years all around the world have made tourism both easier to purchase and simpler to access. Tourism has thus turned into a form of development where people can discover both their physical and intellectual personalities and an alternative of fruitful recreational activity of a pleasant time that is not available in their daily environment. Evolved from traditional nature tourism, sea, sand and beach tourism to cultural attractions such as gastronomy, belief, education and folklore, this transformation has turned out to be the fastest developing market of the world tourism industry within the scope of cultural heritage tourism. While the components of cultural heritage tourism constitute a wide spectrum, one remarkable contribution comes from archaeological cultural assets. These assets constitute an objective and accurate proof for cultural heritage of the past. These concrete finds of the past reflect the social mosaic, traditions, art, beliefs, taboos, joys, sorrows, and therefore the diversity and character of that culture. Archaeologists are concerned with the culture that produces these assets, not with the beauty or the economic value of these documents, and thus, by working through scientific methods, they produce interest and knowledge for the common culture of humanity
Archeology Tourism Planning Archaeotourism Tourism Management Heritage Cultural Tourism
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 43 |