Feminizmin
18.yüzyılda Batı’da kadınların, ataerkil düzene ait norm ve değerlere,
cinsiyetçi politikalara karşı başlatmış olduğu mücadelesi tarihsel süreç
içerisinde çeşitli akımlar halinde devam etmiştir. Birinci dalga olarak
adlandırılan ilk feminist hareket, yasal ve kurumsal düzenlemelerle kadın
haklarının koruma altına alınmasına yönelik, eşit vatandaşlık, siyasal ve
kamusal hak talepleri üzerine iken; 1960’larda başlayan ikinci dalga, ev içi
roller, cinsler arası eşitlik, kadının bedeni ve doğurganlığı üzerinde söz
sahibi olabilmesi konuları üzerine mücadele verilen bir süreç olmuştur. Kamusal
alana kadınların eşit şekilde çıkma talebi, Türkiye gibi Batılılaşma gayreti
içerisinde olan Müslüman ülkelerde, kadının dini kimliği ve göstergesi olan
örtüsü noktasında tartışmaların yaşanmasını beraberinde getirmiştir. Bu noktada
kamusal alanın içi ve kamusal alana nelerin taşınıp taşınamayacağı sorusu
gündeme gelmiştir. Üçüncü dalga ise, kadınların bireysel tercihleri ve
sınıfsal, dini, etnik farklılıkları üzerine yoğunlaşan, ana-akım feminizmi ise
Avrupa-merkezci bakış açısıyla kadın sorunlarını ele alması noktasında
eleştiren bir hareket olmuştur. Beyaz üst ve orta sınıfı teşkil eden ana-akım
feministlerin, ‘kızkardeşlik’ vurgusu altında tüm dünya kadınlarının
yaşadıkları sorunları eş tutması, kültürel, sınıfsal ve dini farklılıkların göz
ardı edilmesine, Batılı kadın modeline uygun kadınların özgürleşmiş, Batı-dışı
kadınların ise daha az kadın olarak algılanmasına neden olmaktadır.
Ana-akım Feminizm Kamusal Alan Beyaz Feminizm Öteki Kadın Algısı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 18 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 12 |
Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.