Urdu tiyatrosu, Birinci Dünya Savaşı döneminde Parsi sahnesinin etkisi altında kalmıştır. Özellikle Bombay Parsileri, oyunlarını sahnelemek için Victoria, Original, Alfred New Alfred gibi pek çok gezici Natak tiyatro kumpanyaları kurdular. Bu kumpanyalara başlangıçta Parsi yazarlar oyunlar yazdılar ve 1880’den sonra Urdu yazarları ve şairleri bunlara katılmaya başladılar. Bu dönemin önemli oyun yazarlarından Ağa Haşr Kaşmiri (1879-1935) oyun yazarlığına Benares’te yine oyun yazarı olan Mehdi Hasan ile tanışmaları sonrası, aralarında geçen sert bir konuşmanın ardından aldığı kararla başlar. Kaşmiri’nin tiyatro eserlerinde abartılı şiir tarzı yerine tahayyül renkliliği, mizah ve belagat hâkimdir. Bilinçli gayreti ile halkın zevkini ve sanat kalitesini yükseltti. İşte bu vasıfları onu çağdaşlarından ayıran öne çıkan özellikleridir.. Tanınmış oyunları Turki Hur, Esir-i Hırs, Şehidnaz, Yahudi ki Larki, Hab-ı Hesti ve Rüstem u Suhrab’tır. Hint Alt Kıtası’nda tiyatro geleneği Müslümanlar tarafından uzunca bir süre rağbet görmeyen bir sanat dalı olarak atıl kalmıştır. Ancak Tiyatro Batılıların gelişiyle birlikte kıtada tekrar ilgi duyulan bir edebiyat türü olmuştur. Müslümanlar da duygu ve düşüncelerini halka en iyi yansıtma aracı olarak bu sanatı gördüler. Özellikle Hilafet Hareketi sürecinin başlangıcında ve sonrasında Osmanlı Devleti ve kültürel yapısıyla alakalı birçok konuyu drama yoluyla işlemeye çalıştılar. İşte Turki Hur bu çalışmalara güzel örneklerden biridir. Bu çalışmada Ağa Haşr Kaşmiri'nin yazmış olduğu bu drama teknik açıdan incelenerek Türk ve Dünya Tiyatro meraklıların bilgisine ve takdirine sunulmaktadır.
Having come under the influence of Parsi/Persian during the First World War, The Urdu Theater and especially Bombay Parsis established numerous itinerant Natak theater companies such as Victoria, Original, Alfred and New Alfred. Initially, Parsi playwrights wrote plays for these companies and Urdu playwrights/authors after 1880 and poets began to join them. One of the prominent playwrights of the time, Agha Hashr Kashmiri (1879-1935) began to write plays with a decision he took after a harsh dialogue he had with Mehdi Hasan, another playwright who he met in Benares. Kashmiri’s plays are dominated by a colorful imagination, humor and rhetorical power rather than an exaggerated poetic style. With a conscious effort, he raised people’s tastes and standards. It is these qualities of his that distinguished him from his colleagues. His famous plays include Turki Hoor, Esir-e Hırs, Shahidnaz, Yahudi ki Larki, Khab-e Khasti and Rüstem u Suhrab. The theater remained inactive for a long time as a branch of art not favored by Muslims in the Indian sub-continent. However, with the arrival of the Western people, it became a favorite branch of literature in the sub-continent again. Muslims, too, regarded this genre as the best means of reflecting their feelings and ideas to the people. They tried to treat many topics connected with the Ottoman State and its cultural structure through drama especially at the beginning of the Caliphate Movement process and afterwards. Turki Hur is one of the fine examples of these works. In this article drama written by Agha Hashr Kashmiri is analyzed technically and presented to the attention of the Turkish and World Theater enthusiasts.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.