Hekim ile hasta arasındaki ilişkinin niteliği ne olursa olsun, hekiminin hukuki
sorumluluğunun işlevi aynı olup, bu sorumluluk sistemiyle, hastanın yaşam, sağlık ve
beden bütünlüğü gibi kişilik değerlerinin
korunması amaçlanır. Özel hukuktan doğan
bu sorumluluğun temel gayesi, kişinin malvarlığında veya kişilik değerlerinde, iradesi
dışında meydana gelen eksilmenin yani zararın giderilmesidir. Sorumluluk hukukundaki bu giderim yani tazmin yükümlülüğü,
zamanla hekimler üzerinde bir baskı unsuru
oluşturarak hekimlerin daha çekinik davranışlar içerisine girmesine neden olmaktadır. Bu durumun tabii sonucu olarak, yakın
geçmişte literatüre giren ve bugün adından
sıkça söz ettiren defansif tıp, sağlık sisteminin önemli bir sorunu haline gelmeye başlamıştır. Bu bakımdan defansif tıp kavramının
içeriği, yaygınlığı ve etkileri üzerinde durmak ve bu tip uygulamaların hukuki açıdan
tahlilini yapmak zaruri görülmektedir. İşbu
çalışma kapsamında, öncelikle, defansif tıp
kavramının tanımı ve türleri, defansif tıbbın,
uygulamadaki yaygınlığı ve sosyo-ekonomik
etkileri incelenmek suretiyle, kavramsal çerçevesi ortaya konulmuş, ardından hekimin
hukuki sorumluluğunun kaynağı ve şartları
incelenerek defansif tıbbi uygulamaların
hekimin hukuki sorumluluğu kapsamında
değerlendirilmesi yapılmış bulunmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 41 |