The struggle of the courts to strike a balance between the right to be forgotten, which is associated with rights such as privacy and protection of personal data, on the one hand, and freedom of expression on the other, has become more challenging with the advent of modern technologies. As the news is overwhelmingly consumed online as a result of developments in information technology, the people mentioned in the news are vulnerable to being disclosed via search engines within seconds. Such exposure can jeopardize a person's reputation, possible future career opportunities, educational process, personal relationships, as well as harm his mental and emotional health. Moreover, it does not allow the person to make a new start in his life or to change, so he can be imprisoned by the past. A person's right to be forgotten, including correcting his own information and asking for it to be deleted, reveals that the person is not just about his past. In this paper, first of all, the historical origin of the right to be forgotten as a concept, the significance of this right and the interests it protects will be discussed, and then its relationship with the freedom of expression will be evaluated. The European judicial system and the American judicial system take different approaches to balance the right to be forgotten with the freedom of expression. In this direction, finally, these approaches will be tried to be put forward in the light of various decisions.
The Right to be Forgotten personal data protection privacy ECHR Decisions US Supreme Court Decisions.
Modern teknolojilerin ortaya çıkmasıyla mahkemelerin bir tarafta özel hayatın gizliliğine saygı, kişisel verilerin korunması gibi haklarla ilişkili olan unutulma hakkı ve diğer tarafta ifade özgürlüğü arasında denge kurma mücadelesi daha zorlu bir hale gelmiştir. Bilişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler neticesinde, haberler çoğunlukla çevrimiçi tüketildiği için, haberlerde adı geçen kişiler, saniyeler içinde arama motorları vasıtasıyla ifşa edilmeye karşı savunmasız durumda kalmaktadırlar. Bu tür bir teşhir, kişinin itibarını, gelecekteki muhtemel kariyer fırsatlarını, eğitim sürecini, kişisel ilişkilerini tehlikeye atmanın yanı sıra zihinsel ve duygusal sağlıklarına zarar verebilmektedir. Bunun da ötesinde, kişinin hayatında yeni bir sayfa açmasına, değişmesine olanak vermeyip, onu geçmişe hapsedebilmektedir. Kişinin kendisine ait bilgiyi tashih etme, silinmesini istemeyi de kapsayan unutulma hakkı, kişinin geçmişinden ibaret olmadığını ortaya koymaktadır. Bu çalışmada öncelikle bir kavram olarak unutulma hakkının tarihsel kökeni, bu hakkın önemi ve koruduğu menfaatler ele alınacak, ardından söz konusu hakkın ifade özgürlüğü ile ilişkisi değerlendirilecektir. Unutulma hakkı ve ifade özgürlüğü arasındaki dengenin sağlanması konusunda Avrupa yargı sistemi ve Amerikan yargı sisteminde farklı yaklaşımlar söz konusudur. Bu doğrultuda, çalışmanın devamında bu yaklaşımlar çeşitli mahkeme kararları ışığında ortaya koyulmaya çalışılacaktır.
Unutulma hakkı kişisel verilerin korunması özel hayatın gizliliği ifade özgürlüğü AİHM Kararları Amerikan Federal Yüksek Mahkemesi Kararları.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Nisan 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 4 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 58 |