Dijital dünyanın temel taşlarından bir olan alan adları, küresel internet ekosisteminde kritik öneme sahip tanımlayıcılar olarak işlev görmektedir. Alan adlarının çoğalması, kaçınılmaz olarak bunları tahsis ettirenler ile hak sahibi üçüncü kişiler arasında uyuşmazlıklara yol açmıştır. Alan adını tahsis ettiren son kullanıcılar ile alan adına ilişkin hak iddiasında bulunan üçüncü kişiler arasındaki uyuşmazlıkların etkin çözümü için çeşitli alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri geliştirilmiştir. Bu çalışmada Türk Hukukunda öngörülen çözüm yöntemi, ICANN sistemiyle karşılaştırılarak incelenmektedir. Bu kapsamda iki sistemin uyuşmazlık çözümünde öngördüğü kriterler ortaya konulmuş ve kötü niyet kriteri üzerine yoğunlaşılmıştır. ICANN uygulamasında kötü niyet, alan adının hem tescili hem de kullanımı esnasında kümülatif olarak aranırken, Türk Hukukunda bunlardan birinin varlığı yeterlidir. ICANN’in kümülatif kötü niyet şartı ile Türk Hukukundaki daha esnek yaklaşım arasındaki bu fark alan adı uyuşmazlıklarının çözümü çevresindeki temel bir ikilemi vurgulamaktadır. Bu farklılığın sonuçları usule ilişkin farklıların ötesinde geçmekte ve marka haklarının korunması ile alan adı tahsislerinin temelini oluşturan ilk gelen ilk alır ilkesinin korunması arasındaki hassas dengeyi etkilemektedir.
Alan adları alternatif uyuşmazlık çözümü ICANN UDRP TRABİS kötü niyet
Domain names, functioning as the cornerstone of the digital landscape, serve as vital identifiers in the global internet ecosystem. The proliferation of domain names has inevitably led to disputes, often between registrants and third parties asserting pre-existing rights. Various alternative dispute resolution methods have emerged to effectively address conflicts between domain name registrants and third parties asserting rights to these names. This study presents a comparative analysis of the dispute resolution frameworks under Turkish Law and the system established by ICANN. Particular attention is given to the criteria utilized by both systems, with an emphasis on the “bad faith” criterion. Notably, ICANN requires the demonstration of bad faith both at the time of registration and during the use of the domain name, whereas Turkish Law considers the presence of bad faith in either phase sufficient. This nuanced difference between ICANN’s dual-phase bad faith requirement and the more lenient approach under Turkish law highlights a fundamental tension in the domain name dispute resolution landscape. The implications of this difference extend beyond procedural variance, and touch upon the delicate balance between protecting trademark rights and upholding the first-come, first-served principle that underpins domain name registrations.
Domain names alternative dispute resolution ICANN UDRP TRABIS bad faith
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 17 Ocak 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 61 |