Mezopotamya’da varlık hakkında sorgulamalar Sümerlerle başlamıştır. Onlar bu coğrafyada kurulan uygarlıklara örnek teşkil etmiş ve onları derinden etkilemiştir. Sümer mitolojisine göre öncesiz olan tatlı su, tuzlu su ve sis ile özdeşleştirilen kozmik güçlerdir. Bu kozmik unsurların bileşmesi ile tanrılarla sembolleştirilen gök ve yer oluşmuştur. Bunların oluşturduğu bütün de hava ile özdeşleştirilen Enlil tarafından birbirinden ayrılmış ve havanın genişlemesi ile gök cisimleri oluşmuştur. Samiler de bu anlayışı ana hatlarıyla devam ettirmişlerdir. Babil Yaratılış Destanı’nda ise kozmik sürecin başlangıcı tanrılar arasındaki kuşak çatışmasına dayandırılmış ve ilk kozmik güçlerden olan Tiamat’ın kurban edilmesi ile açıklanmıştır. Başat Tanrı Marduk, Tiamat’ı parçalayarak onun kalıntılarından evreni, Kingsu’nun kalıntılarından da insanı yaratmıştır. Mezopotamya mitolojik geleneğine göre öncesiz olan ilk kozmik unsurlardan tanrılar türemiş ve sonra da onlar bu kozmik kalıntılardan evreni ve insanı yaratmışlardır. Mısır mitolojisine göre de öncesiz olan okyanustur. Öncesiz okyanusta var olan başat tanrılar, evreni ve insanları doğal salgılarıyla yaratmıştır. Bir çok mitolojik anlatıya göre de başat tanrı düşündüklerini ya da kalbi tasavvurlarını dile getirerek yaratma edimini gerçekleştirmiştir. Mezopotamya mitolojisinde olduğu gibi Mısır mitolojisinde de sembolik bir dille tanrılarla doğal varlıklar özdeşleştirilmiştir. Yunan mitolojik yaklaşımları din kurucu olarak kabul edilen Homeros ve Hesiodos’un eserlerinde ana hatlarıyla toplanmıştır. Homeros, öncesiz olanın tanrısal nitelikli okyanusun her şeyin kaynağı olduğunu belirtmiştir. Hesiodos’a göre ise başlangıçta kaos (boşluk) oluşmuş, akabinde de bu kaostan sırasıyla evren, tanrılar ve insan türemiştir. Bu anlatılan varlık anlayışları önemli oranda felsefi içeriği de barındırmaktadır. Mitolojilerdeki varlık anlayışlarıyla filozoflarınkiler arasında koşutluk bulunmaktadır.
Inquiries about existence in Mesopotamia started with the Sumerians. They set an example for the civilizations established in this geography and affected them deeply. According to Sumerian mythology, they are cosmic forces identified with fresh water, salt water and mist that are eternal. With the combination of these cosmic elements, the sky and the earth, which are symbolized by the gods, were formed. The whole they formed was separated from each other by Enlil, who was identified with air, and celestial bodies were formed with the expansion of air. The Semites continued this understanding with its main lines. In the Babylonian Epic of Creation, the beginning of the cosmic process is based on the generational conflict between the gods and is explained with the sacrifice of Tiamat, one of the first cosmic forces. The Chief God Marduk shattered Tiamat and created the universe from her remains, and man from the remains of Kingsu. According to the Mesopotamian mythological tradition, gods were derived from the first cosmic elements, which were eternal, and then they created the universe and man from these cosmic remains. According to Egyptian mythology, the eternal is the ocean. The primary gods, who existed in the eternal ocean, created the universe and humans with their natural secretions. According to many mythological narratives, the dominant god has performed the act of creation by expressing his thoughts or the imagination of the heart. As in Mesopotamian mythology, gods and natural beings were identified with a symbolic language in Egyptian mythology. Greek mythological approaches are gathered in outlines in the works of Homer and Hesiod, who are considered to be the founders of religion. Homer stated that the eternal, the divine ocean, is the source of everything. According to Hesiod, in the beginning, chaos (emptiness) occurred, and then the universe, gods and human beings emerged from this chaos, respectively. These understandings of existence also contain a significant amount of philosophical content. There is a parallelism between the understanding of being in myths and those of philosophers.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 40 |